Özersay, Zirvede somut sonuç bekliyoruz

Özersay, “Eğer bir sorunu çözmek istiyorsanız, bir eylem planına sahip olmanız gerekir. Yok eğer bir plan ya da bir program yapmaktan kaçıyorsanız, o zaman o sorunu çözmek konusunda ciddi değilsiniz demektir” diyerek, Cenevre zirvesinden somut sonuç beklediklerini kaydetti.

Kudret Özersay, Kıbrıs sorununda tüm argümanlar, karşı - argümanlar, yöntemler ve alternatif yöntemlerin tükendiğini ifade ederek, “O yüzden sona doğru yaklaşıyoruz. Eğer irade varsa bir kaç ay içinde Kıbrıs sorunu çözülebilir. Cenevre’de Rum tarafının bu iradesini test etme imkanı bulacağız. Olumlu irade ortaya konabilirse süreç olumlu sona erebilir” dedi.

Cumhurbaşkanı’nın Özel Temsilcisi Kudret Özersay, Cenevre Zirvesi öncesi BRT’de Bayrak Habere katılarak, açıklamalarda bulundu ve soruları yanıtladı.

“KIBRIS TÜRK TARAFI ZİRVEYE HAZIR”

Özersay, Kıbrıs Türk tarafının zirvede ne yapacağını, hangi durumda nasıl hareket edeceğini netleştirdiğini ve zirveye hazır olduğunu söyledi.

Zirve öncesi bazı yakınlaşmalar sağlandığını belirten Özersay, Ocak ayındaki 2. zirve ertesinde geçmişte yapılan uluslararası anlaşmaların yeni ortaklığa taşınması, polis, mülkiyet, gelecekte yapılacak uluslararası antlaşmalar ve vatandaşlık konularında yoğun görüşmeler yaptıklarını, özel temsilciler düzeyindeki görüşmelerin 60’ı geçtiğini ifade etti.

KKTC’nin yeni ortaklığa taşıyacağı unsurlardan uluslararası anlaşmalara büyük önem verdiklerini kaydeden Özersay, bu konuda tam bir yakınlaşma sağlandığını, bir yakınlaşma kağıdı hazırlandığını hatırlattı.

Özersay, konuyla ilgili kurulan teknik komitenin, iki tarafın da antlaşmalarını ele almayı sürdürdüğünü kaydetti.

“POLİS KONUSU HAFİFE ALINMAMALI”

Kıbrıs’ta iki halk arasında var olan güven sorunu dikkate alındığında polis konusunun hafife alınmaması gerektiğine işaret eden Özersay, kurucu devlet polisi ile federal seviyedeki polis sayılarının, federal polis yapılarındaki eşit temsiliyet ve benzeri alt başlıklarda yakınlaşma sağladıklarını kaydetti.

Özersay, “Federal polis genel müdürü Türk, yardımcısı Rum olacaksa; ortak soruşturma otoritesinin başkanı Rum, yardımcısı Türk olacak” diyerek, kurucu devlet polisi ile federal polisin kullanacağı yetkileri geçen günkü görüşmede ele aldıklarını, başlığın tamamlanmasına az bir mesafe kaldığını, başlığı bütünüyle sonlandıracak öneriler yaptıklarını ve Rum tarafından bir adım beklediklerini anlattı.

Kudret Özersay, konu üzerinde bir al - ver egzersizi yaptıklarını, bir miktar da başarılı olduklarını belirterek, Cenevre sonrasında diğer başlıklarda da buna benzer bir yöntem izlenmesi halinde başarılı olunabileceğine vurgu yaptı.

“KASIM AYINDA MUHTEMELEN NÜFUS SAYIMI OLACAK”

“Vatandaşlık ve Mülkiyet” konularında taraflar arasında ciddi ayrılık noktaları bulunduğunu hatırlatan Özersay, muhtemelen Kasım ayında KKTC’de nüfus sayımı olacağını söyledi.

Özersay, mülkiyet konusunda Rum tarafının eski mal sahibi ısrarına karşılık, “Referandum günü oy kullanmaya giden bir vatandaş, kendi oturduğu evin geleceğini bilmeksizin oy kullanacak. Kendi geleceğini, belirsizlik ortamı içinde evet ya da hayır oyu ile belirleyecek. Vatandaşlarımız, böyle bir ortam içerisinde nasıl oy verecek ?” dedi.

Kudret Özersay, Genel Sekreter’in Özel Danışmanı Alexander Downer’ın 3’lü görüşme öncesi taraflarla biraraya geleceğini de kaydederek, “Cenevre’ye dair hazırlıklarımızı biraz daha açabilir miyiz, bu üçlü görüşmeye bir planla mı gidiyoruz?” sorusuna da şöyle yanıt verdi.

“3. GÖRÜŞMEYE PLANLA GİTMEMEMİZ İÇİN HERHANGİ BİR NEDEN YOK”

“Kasım 2010 New York görüşmesine bir yol haritasıyla gitmiştik, Ocak’ta yapılan Cenevre görüşmesineyse bir patik planla… Yani biz bu tür toplantılara ciddi hazırlık yaparak katılıyoruz ve 7 Temmuz görüşmesine bir planla gitmememiz için herhangi bir neden göremiyorum. Eğer bir sorunu çözmek istiyorsanız, bir eylem planına sahip olmanız gerekir. Yok eğer bir plan, program yapmaktan kaçıyorsanız o zaman o sorunu çözmek konusunda ciddi değilsiniz demektir.

Bizim geçmişte bu tür zirvelerde ortaya koymuş olduğumuz görüşler, uluslararası aktörler tarafından zaman içerisinde kullanılmıştır. Tabii ki önceki görüşlerimizi tekrarlamak için Cenevre’ye gideceksek hiç gitmeyelim daha iyi. Bizce bir yol haritasına mutlaka ihtiyaç vardır.”

“SOMUT SONUÇ BEKLİYORUZ”

3’lü görüşmelerin Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun talebi ile gündeme geldiğini hatırlatan Özersay, 3. zirveden somut sonuç beklediklerini vurguladı ve şöyle devam etti:

“Eğer, iradeniz varsa, ciddiyseniz, bir eylem planı hazırlarsınız ve sorunlarınızı çözersiniz. Bunu planlamaktan kaçınırsak sorunu çözme irademiz yok demektir. Bu üçlü görüşmenin bu anlamda bir farkı olması gerekir. Önümüzdeki sürecin planlanması zaruridir. Sonuç alamazsak, Genel Sekreter’in itibarı zedelenecek, sürecin inanırlığı kalmayacak, iki halkın da sürece inancı bitme noktasına gelecektir. İnsanların sürecin sonuç doğuracağına inanmamaları son derece anlaşılır bir şeydir. Çünkü süreç, 1968 yılından bu yana devam ediyor ve bir somut sonuç üretilememiştir. Oysa Kıbrıs Türk halkının her gün karşı karşıya kaldığı gerçek sorunları vardır, kendi geleceğini, ama hepsinden önemlisi kendi çocuklarının geleceğini, toplumsal geleceğini düşünmektedir ve bundan daha haklı bir şey de olamaz zaten. Statüsüz bir biçimde var olma çabası içerisinde olan Kıbrıs Türkü’ne ucu açık bir müzakere sürecinin reva görülmesi kabul edilebilir bir şey değildir”.

Kıbrıs sorununun artık tükendiğini, başka metot kalmadığını vurgulayan Özersay,  “Argümanlar, modeller, planlar artık tükenmiştir. Gelebilecek başka bir şey kalmamıştır. Yöntem de tükenmiştir. Elimizde kalan son şey Kıbrıslı süreçtir; şu anda bu deneniyor. Eğer sona doğru giden bu süreci başarı ile sonuçlandırmak istiyorsak, Cenevre’de eylem planı üzerinde anlaşmamız gerekir” dedi.

Sürecin sona doğru gittiğini yineleyen Özersay, “Başarılı bir son da olabilir başarısız da olabilir” diye konuştu ancak zaman vermedi.

“B PLANINA İHTİYAÇ DUYULABİLİR”

“B planı” ile ilgili soru üzerine Kudret Özersay, ucu açık sürecin Kıbrıs Türk tarafını müzakerelere tutsak edeceğini, öncelikle gündemlerinde “A planı”nın bulunduğunu, bunun karşılıklı kabul edilebilir bir sonuç üretme potansiyelinin tükenmesi durumunda gündeme “B planı”nın gelebileceğini söyleyerek, sadece karşılıklı kabul edilebilir bir çözümün kalıcı bir çözüm olacağını, bunun için de bir tür “ortak B planı”na ihtiyaç duyulabileceğini vurguladı.

Özersay, başka bir soru üzerine, kendisine verilen müzakerecilik görevinin daimi bir iş olarak görülmemesi gerektiğini söyleyerek, müzakere heyeti üyeleriyle birlikte çok yoğun çalıştıklarını ve çalışma arkadaşlarının hiçbir fedakarlıktan kaçınmayarak Kıbrıs Türk halkının çıkarları doğrultusunda çaba harcadıklarını vurguladı.