Dışişleri Bakanı gerekli mi?

Dizdarlı, "Neden bazı bakanlıkları mutlaka kurmak zorundayız ? Kesinlikle hedefim bir kişi, yada popüler bir tartışmada taraf olmak değil ,ama yıllardır ülkemizi gerek dışarda gerek görüşmelerde Cumhurbaşkanı temsil ettiğine göre ,bu Dış işleri bakanlığı ne işe yarar diye de kendimi sorgulamaktan alamıyorum. " diye yazdı.

İşte O yazı

Bir sene önce eylül başında, benzin 2.11 euro diesel ise 2.05 Tl idi. Şimdi ise biri 3.04 , diğeri 2.95 Tl . Belliki benzin Türkiye’deki 5 Tl lik ücrete eşitlenecek. Böyle önerilmiş besbelli. Ne tuhaf bir allahın kulu da çıkıp söylememiş bu önerene ki, “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde toplu ulaşım yok, şehirler arasında otobüsleri yazda 19.00, kışta 17.30 dan sonra na mümkün bulamazsınız” diye. Türkiye’deki gibi gece yarılarına kadar şehir içinde dolaşan belediye otobüsleri de yok hakeza…
Şehirler arası trenler yok. Yer altından giden metrolarda yok. Yani insanlar ulaşımlarını %98 oranında kendi özel araçlarıyla yapabiliyorlar. Dolayısıyla da araçlarının hareketleri için gerekli yakıtı kendi aile bütçelerinden karşılıyorlar. Ne varki son bir senedir bütçe kaynaklarında artma yokken masraflar adeta köpürüyor. Bu günkü koşullarda bile geçen yıl 110 tl ye dolan deponun ,şu sıralar dolması için 170 tl pompalamak gerekiyor. Ayni depo hedeflenen birim fiyat 5 tl olduğunda 260 TL ye dolacak.
İş bununla kalsa neyse… Mazota yapılan zam bir şekilde diğer temel insani ihtiyaçlara maliyet artışı olarak yansıyor , her şey zamlanıyor. Giderler artarken gelirler sabit kalıyor. Bayramdı okul açılışıydı derken ihtiyaçlara yetmiyor. Çoğu devlet çalışanı onüçüncü maaşını bankalara borçlanarak şimdiden yedi bile. 
Peki toplum bununla gerçekten ilgileniyormu ? Böyle kısa sürede böyle bir zam oranı başka ülkede olsa ne olurdu bilirmisiniz? Hele hele toplu ulaşımın gelişmediği , insanların araçlarının mobil halde olmasına ihtiyaç duymasının üst düzey olduğu ülkelerde… 
Yıkarlardı ortalığı. Hemde polisi askeri yanlarına alarak. Peki biz ne yapıyoruz? Koskocaman hiç. Kuzu kuzu depomuzu doldurmaya devam ediyoruz. Ne de olsa önemli olan bizim çocuğun işe alınması nasıl olsa ? Çünkü tek derdimiz maalesef bu. Bu uğurdada toplumsal sıkıntıları umursamıyoruz. O zaman mustaakımız neyse çekmek de hakkımız . Değil mi ama?

ANLAYAMADIKLARIM
Mağusa’dan Girne’ye gelirken kullanılan dağ yolu şeridinde uzun ve derin çökmeler olduğunu, bunun ciddi kazalara davet açtığını , yetkililer dfarkında değil mi? Kimse bu insanları uyarmıyor mu? Bunu gerçekten anlayamadım.

DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI GEREKLİ Mİ?
Neden bazı bakanlıkları mutlaka kurmak zorundayız ? Kesinlikle hedefim bir kişi, yada popüler bir tartışmada taraf olmak değil ,ama yıllardır ülkemizi gerek dışarda gerek görüşmelerde Cumhurbaşkanı temsil ettiğine göre ,bu Dış işleri bakanlığı ne işe yarar diye de kendimi sorgulamaktan alamıyorum. 
Dış işleri bakanımız zaten Ercan’dan çıktı mı , Türkiye Cumhuriyeti dışında kimse tarafuından kabul görmüyor ,sıfatını cebine koyuyorlar. Cumhurbaşkanı ise en azından toplum lideri olarak biliniyor ve kabul görüyor. 
Biliyorsunuzdur: Anayasamıza göre en çok on bakanlık kurulabilinir. Daima gölgede kalan bu bakanlık bence boşu boşuna bir bakanlık koltuğunu dolduruyor.
Diş işleri bakanlığı bünyesindeki kadrolar,elbette yıllarını işlerine adamış deneyimli kişilerdir. Bakanlık kapatılıp kadrolarıyla birlikte Cumhurbaşkanlığına yada onun özel temsilciliğine devredilse ve örneğin Aile Bakanlığı ya da Gençlik Spor bakanlığı gibi toplumun gereksinim duyduğu , iş yapacak bakanlık kurulsa daha uygun olmaz mı? 
Hem bu sayede iki ayrı otorite altında toplanan kıymetli dışişleri mensuplarının bilgi ve tecrübelerin bölük pörçük faydalanmaktan da kurtulunur, tüm güç ü ,askeri deyimle siklet merkezine yönlendirme şansını buluruz.
Bir zamanlar çok gereksiz bir de Savunma Bakanlığımız vardı. Adı vardı , ama işlevi yoktu. Onun işini yapan başka bir kurumumuz zaten bulunuyordu. Bunu fark edip nasıl o bakanlığı sessiz sedasız kaldırdıysak ve işlev sahibi kurumu bu konuda tek yetkili olarak tanıdıysak ,Dışişleri bakanlığını da artık kaldırmalı yız. Dış işlerindeki birikimi deneyimi ve gücü Cumhurbaşkanlığı bünyesinde toplamalıyız.
Bari böyle olduğunda hem ihtiyacını çok duyduğumuz daha iyi çalışan , bir başka bakanlığımız olur hem de en azından kendi içimizde kavga etmez suni proplemler çıkarmayız…

HAFTANIN FIKRASI:

Agop ile Eleni evlenirler ve cicim ayları bittikten sonra Agop eve gelip koltuğuna 
kurulur kurulmaz, gazeteyi yüzüne çekip Eleni'yle hiç ilgilenmez olmuş. 
Günlerden bir gün Eleni Agop'tan ilgi beklentisi ile; 
-'Bre Agoppp! Mutfağın penceresi bozuldu, yaparsiinn?'
Agop, gazeteyi yüzünden indirmiş, gayet sinirli bir şekilde;
' Niye, ben pencereciiii?' 
Ertesi gün Eleni yine ilgi görmek umuduyla,
' Bre Agoppp, mutfakin musluğu bozuldu yaparsiinnn?'
Agop; ' Niye, ben muslukçiii?' 
Bir sonraki gün ' Bre Agoppp, tuvaletin sifoni bozuldu, yaparsiinn?'
'Niye, ben pokçii?'
Ertesi gün eve gelen Agop bi bakar hersey tamir edilmiş,
' Kuzum Eleni bunlari sen yaptinn?'
'Yoo..'
'E, peki kim yapti?'
'E, bilirisin, kapici Abdurrezzek'in bende gözi vardir, yapar misin dedim,
O da dedi yaparim, ama bi sartla...' 
Agop merak icinde sorar, ' Neymis?' Eleni, 
' E, dedi bana , ya benimle yatarsin, ya da bi pasta yaparsin.'
Agop rahatlar,
' Peki kuzim, ne pastasi yaptin?'
Eleni sinirlenir;
'Niye, ben pastaciii?