Reşat Akar

Başbakan İrsen Küçük, Denetleme Kurulu’nun çalışmaları hakkında basına önemli açıklamalarda bulundu...
KIBRIS’ın 32 ay önce ortaya çıkardığı ve sorguladığı ‘ihalesiz mal alımlarıyla’ ilgili bulguların önemine dikkat çekti...
Sadece Elektrik Kurumu’na ihalesiz mal alımı araştırmasında devletin 3 milyon Euro tutarında mali kaybının olduğunu bildirdi...
Cumhurbaşkanı Eroğlu da, Başbakanlık yaptığı aylarda benzeri açıklamalarda bulunmuş “yapanın yanına kalmayacak” demişti...
Şimdi de Sayın Küçük aynı şeyleri söylüyor...
Fakat; bir türlü de sonuca gidilemiyor...
Devlet; ihalesiz mal alımları yüzünden milyonlarca Euro zarara uğratılmışsa, bunun sonucunu almak için kaç yıl daha beklemek gerekiyor?..
Bu ülkenin savcılığı ve polisi, iki yılı aşkın bir sürede sonuca ulaşamıyor ve iddialar mahkeme aşamasına getirilemiyorsa, bir yerlerde sorun var demektir...
Başbakanlık Denetleme Kurulu’nun, bazı yolsuzluk iddialarını ortaya çıkarabilmek için, dedektif gibi çalıştığını ve önemli bulgulara ulaştığını biliyoruz...
Bunlardan bazıları şöyledir:
Elektrik Kurumu’na jeneratör alımı, scada sistemi, hayali hellim ihracatı, kimyevi gübre alımları ve avansları, Ece Un Fabrikası ambarlarında muhafaza edilen seferi buğdayların ‘buharlaşması’, Vakıflar İdaresi’nin yurt dışında ihalesiz sergi organizasyonları için harcadığı milyarlar, Vakıflar Bankası ile Kooperatif Merkez Bankası tarafından ‘geri dönüşü mümkün olmayan’ kredi dağıtımları...
Bir de henüz kamuoyuna yansımayan CMC skandalı vardır...
KIBRIS, yakın bir gelecekte bu skandalı tüm ayrıntılarıyla yayınladığı zaman, bu ülkede bir avuç insanın çıkarı ve siyaset oyunları yüzünden, halkımızın zehirlenmesine nasıl göz yumulduğunu herkes daha iyi anlamış olacak...
Çok kuvvetli belge ve ifadelere karşın, bu kadar önemli olayların hala yargı aşamasına getirilmemesi gerçekten hem üzücü, hem düşündürücüdür...
Siyaset sahnesinde boy gösterenlerin “al gülüm, ver gülüm” oyununu hala sahnede tutmalarının bir sonucudur...
“Sen yaparsan, yarın ben de sana yaparım” mesajlarının yarattığı korkudur...
İşte halkımızın siyasilere yönelik güvensizliğinin temelinde bunlar vardır...
“Yapanın yanına kâr kalmayacaktır” deniliyor, ama hesap sorulmuyor...
Hesap sorulmayınca yapanın yanına kâr kalıyor...
Atı alan Üsküdar’ı geçiyor, bunun faturasını da halkımız ödüyor...
Bunca yıl böyle geçti...
Kötü siyaset, halkımızın geleceğini kararttı...
Doğmamış bebekleri dahi borç altında bıraktı...
İşçi, köylü, çiftçi, taksici, turizmci, sanayici, işletmeci, esnaf ve memurlar, tüm halk, artık daha iyi bir gelecek ve daha temiz bir siyaset için birleşmelidir...
Sadece bugünü düşünen bir anlayışla, iyi bir gelecek yaratılamaz...
Küçük ülkemizin dürüst ve çalışkan yönetimlere ihtiyacı vardır...
Bunu sağlayacak olan da halktır...
Kıbrıs Türk halkı daha güzelini, daha iyisini hak ediyor...
Mutlaka başarmalıdır...