Reşat Akar

Orman ağaçlarını keserek gece kulübü inşa ettiler...
Zeytin ağaçlarını yok ederek, betondan bina diktiler...
Sahiller ‘turizm yatırımı’, ya da ‘emlak patlaması’ adı altında dev binalarla kapatıldı...
Hepsinden önemlisi Beşparmak dağları gözümüzün önünde oyuldu...
Oyuk bir iken çevrecilerden ‘ara sıra’ ses geliyordu...
Ama şimdi üç, dört oldu, neredeyse bitevi dağ ortadan ayrılıyor ve hiç kimse ses çıkarmıyor...
Belli ki artık çevre örgütleri de yoruldu...
Gönüllü hizmet veren bir avuç insan, yetkililere kaç kez uyarı yapmışsa, dinleyen ve önlem alan olmadı...
Dolayısıyla artık onlar da yorgun düştü...
Ne var ki; son zamanlarda artan çevre sorunları karşısında herkesin ayağa kalkması gerekiyor...
İnsanlığa, doğaya, yaşama önem veren herkes...
Ülkesini seven tüm insanlar ayağa kalkmalı ve yaşanan çevre felaketi karşısında yetkilileri harekete geçirmelidir...
Kuzey Kıbrıs ekonomisinin lokomotif sektörü olan turizmin en canlı günlerinde dahi beş yıldızlı otellerin çevresi çöp yığınlarıyla örtülüyorsa, hiç kimse yerinde oturmamalıdır...
Yazık değil mi bu güzel ülkeye?..
Yazık değil mi çocuklarımızın geleceğine?..
Sessiz ve sakin duruşumuzu devam ettirirsek, bilelim ki birkaç yıl sonra bu ülke yaşanmaz hale gelecek...
Sırtınızı Ercan Havaalanı’na verin ve karşıdaki dağları seyredin...
Sonra vicdanınızın sesine kulak verin...
Üç-beş kişinin serveti mi önemli olan...
Yoksa Beşparmak dağları mı?..
Birilerinin torbayı doldurması mı önemli olan, doğanın korunması mı?..
Zaman geçtikçe tüm değerlerimizi yok ettiğimizi görmezlikten gelir, bugünkü sessizliğimizi korursak, bir süre sonra memleket tamamıyla altımızdan kaydığında, kızmaya, üzülmeye ve ağlamaya yüzümüz olmayacak...
Kendi kendinize sorunuz...
Barış Harekatı öncesindeki sıkıntıları, bu ülkede ‘cinayet, hırsızslık, soygun, uyuşturucu, fuhuş’ tehditi altında yaşamak için mi çektik?..
Serveti Okyanusu aşan üç-beş kişiyi zengin etme uğruna, kontrolümüz altında bulunan bölgeyi talan etmek, doğayı yok edip, ağaçsız, kuru bir ülkede yaşamak için mi çektik?..
Başta çevreden sorumlu sayın bakanı...
Çevre dairesinin tüm çalışanlarını...
Çevre örgütlerini...
Maaş kavgasında her türlü tehlikeyi ve olumsuzluğu göze alarak mücadele veren sendikaları...
Gelmiş, geçmiş tüm siyasileri...
Tüm belediye başkanlarını...
Bakanlar Kurulu’nun ve parlamentonun tüm üyelerini...
Cumhurbaşkanı’nı ve Meclis başkanını...
Herkesi göreve davet etme zamanıdır...
Zeytin ağaçlarının, sahillerin, ormanlık arazilerin yok edilmesine, Beşparmak dağlarının oyulmasına göz yumduk...
Fakat turizm cenneti Girne limanı ile diğer turistik bölgelerin, hatta kapı önlerimize kadar her tarafın çöplük olmasına izin vermemeliyiz...
Allah aşkına birşeyler yapalım...