Reşat Akar

Kıbrıs sorununun çözüldüğünü ve iki toplumun yeniden birlikte yaşadığını düşünelim...
Hiç kimse “böyle birşey olamaz” demesin...
Bir sabah uyandığımızda “oldu da bitti maşallah” derlerse, benim için sürpriz olmayacak...
Öyleyse; tüm kurum ve kuruluşlarımızı ‘olası bir çözüme’ hazırlamak zorundayız...
Önce kamudan başlayalım...
Avrupa’ya uyumlu bir kamu düzenimiz var mıdır?...
Personeli ve halka sunulan hizmetleri ile AB’ye uyumlu bir kamu düzenimizin olduğunu asla iddia edemeyiz...
Çoğu devlet dairelerinde verimsiz binlerce insan vardır...
Çoğu bakanlıklarda sırf ‘parti rozeti’ takıyor diye işe yaramaz, lisanı, bilgisi, görgüsü ve bilgisayarı olmayan bir yığın ‘yetkili’ vardır...
Üzücü olan şu ki; bugünkü hükümet ‘kamu reformu’ vaadiyle işe başladığı halde, gerekli adımları atmadı...
Kamu kuruluşları AB’ye uyumlu bir seviyeye getirilemedi...
Gelelim özel sektöre...
Hala eskimiş tüketim maddelerini halka satma alışkanlığını sürdüren, hala yüksek kâr oranlarıyla çalışmaya, daha doğrusu halkı kazıklamaya devam eden işletmeler var...
İnsanları güneyden alış-veriş yapmaya teşvik edenler, herkesten fazla utanmalıdırlar...
Kıbrıs Türk halkı, alış-veriş konusunda ırkçı bir yaklaşım içerisinde değildir...
“Rum’a veriyorsunuz, o da silah alıyor” diyenlerin peşinde yürüyen bir halk değildir...
Kaliteli ve uygun fiyata bulduğunu kuşkusuz kuzeyden almayı ve kendi işletmelerine öncelik vermeyi, kendi devletini vergilerle güçlendirmeyi ön planda tutmak son derece önemli ve gereklidir...
Ancak bu yaklaşımı güçlendirmek için adımlar karşılıklı atılmalıdır...
Nitekim son günlerde bazı mağazaların ‘indirimli’ satış kampanyaları, son derece isabetlidir...
Bu tür kampanyaların devam edebilmesi için ithalatçı ve satıcı kârlarının aşağılara çekilmesi, böylece sürümden kazanma mantığının yerleşmesi halinde, güneyden alış-verişleri oldukça aşağılara çekmek mümkündür...
Alış-verişlerde ırkçı yaklaşım belki bazı Kıbrıslı Rumlar için geçerlidir...
Ancak Kıbrıs Türk Toplumu için böylesi bir yaklaşım söz konusu değildir...
İleride yeniden birlikte yaşama olasılığının gündemde olduğunu da dikkate aldığımızda zaten böylesi bir yaklaşım olamaz...
Ama “onlar bizden almıyor, biz neden alalım” diyenler olabilir...
Bu noktada onlara “Rum müşteriler sayesinde ayakta kaldık” diyen Arasta esnafının sözlerini anımsatmak istiyorum...
Alkollü içkiler, sigara ve akaryakıtın ucuz olduğu dönemde çok sayıda Kıbrıslı Rum alıcı vardı...
Lokantalarımıza ‘fiyatlar uygun olduğu sürece’ Rumlar da geliyordu...
Ancak onları iten bizler olduk...
Fiyatlarımızı yükseltmek suretiyle hem onları, hem de kendi halkımızı kaybettik...
Hatayı ne kadar erken anlarsak, o kadar erken toparlanırız...
Unutmayalım ki; tüm insanımızın kalkınmış olması ve Kıbrıs Rum ekonomisi karşısında güçlenmesidir önemli olan...
Birlikte var olma anlayışını korursak, gün gele yıkılmayız!...