Reşat Akar

12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Reşat Akar

Göçmenlere de sorulmalı 21.11.2011

21 Kasım 2011 Pazartesi Saat 10:34

Mevcut durumdan, yani Kıbrıs sorununun çözümsüzlüğünden büyük yararlar sağlayan insanlar, ister Kıbrıslı Rum olsun, ister Kıbrıslı Türk, kesinlikle bölünmüşlükten yanadırlar...
Sorduğunuz zaman “aynen devam etsin” diyorlar...
Devam etsin de çözümsüzlüğün yol açtığı olumsuzluklar?..
-Ekonomide, turizmde, tarımda, küçük sanayide, insan haklarında yaşanan sorunlar?
-Gençlerin işsizliği?..
-Ülke geleceğinin belirsizliği?..
-İnsan kaçakçılığı?..
-Kontrol edilemeyen nüfus akışı...
-Cinayet, soygun, vurgun, mafyalaşma, uyuşturucu, kaçakçılık...
Çözümsüzlüğün devam etmesi durumunda Kıbrıs’ın kuzeyi de güneyi de çok daha ciddi sorunlara gebedir...
Çözüm olduğu zaman bu sorunların tümünün ortadan kalkacağı iddia edilemez...
Kıbrıslı Türklerle, Kıbrıslı Rumların ‘sevgi ve muhabbet içinde yaşayacakları’ da iddia edilemez...
Hatta ilk yıllarda iki toplum arasında ciddi olayların yaşanması da beklenebilir...
Ne var ki; çözümsüzlüğün devamı halinde yaşanacak sorunların çok daha ağır olacağı gün gibi ortadadır...
Aklı başındaki insanlar, sonsuza dek çözümsüzlüğü savunamaz, bugünkü bölünmüşlüğün üzerine oturamazlar...
Sadece, mevcut düzenden çıkar sağlayanlar çözümsüzlüğü savunabilirler...
Çünkü onların tek derdi, başkalarına ait mülkler üzerinde oturmak ve testiyi doldurmaktır...
Çocukların ve torunların geleceği de onları ilgilendirmiyor...
Sıkıştıklarında ‘kaçmalarına yardımcı olacak’ bir planları mutlaka vardır...
Onların etkisinde kalmadan, kalıcı ve sağlam bir çözüm için yapılması gerekenleri ciddi bir şekilde tartışmak ve gerekli önlemleri almak zorundayız...
Çözüm konusunda en ciddi tartışmanın mülkiyet, toprak ve garantiler üzerinde yoğunlaşacağını biliyoruz...
Bizim için en önemlisi garantilerdir...
Türkiye’nin garanti etmeyeceği bir çözümün kalıcı olmayacağına inandığımız için, 1960 anlaşmalarından kaynaklanan hakların devamını istiyoruz...
Mülkiyet konusuna gelince...
Gelmiş, geçmiş tüm hükümetler, bu ülkeyi yöneten siyasi partiler ve liderler...
Bugüne kadar, göçmen Kıbrıs Türk halkına “siz ne istiyorsunuz” diye sormadılar...
Halbuki 1974’ün koşullarında ‘çaresizlikten’ devlete feragatname veren insanların ezici bir çoğunluğu pişmandır...
Feragatname vermeyen ve kuzeyden bir zeytin ağacı dahi almayan insanlar da vardır...
Onlar daha da perişandır...
Loizidu’ya, Arestis’e, Timvios’a yüklü miktarda tazminat verilirken, güneyde mal bırakmış, kuzeyden bir karış toprak almayan Hasan’a, Hüseyin’e Ayşe’ye, Veli’ye bugüne kadar neden tek kuruşluk tazminat ödenmedi?..
Günü geldi, vatana hizmet ‘puanla’ satın alındı...
Binlerce kişiye ‘Mücahit puanı’ dağıtıldı...
Binlerce kişiye domates, biber, patlıcan yetiştirmeleri için tarımsal arazi verildi...
Sonra o tarlalar ‘araziye çevrilip’ milyonlarca Sterlin karşılığında yabancılara satıldı...
Öyleyse ne yapmalı?..
Hak sahiplerine “güneydeki malınızı ne yapmak istiyorsunuz?” diye sorulmalı...
Baf’taki malına dönmek istiyorsa, önüne takoz konmamalı...
Olağanüstü şartlar artık geçerli değildir...
Bugün malından engellediğiniz insanların, bir süre sonra ağır tazminat talepleriyle Avrupa mahkemelerinde hak arayacaklarını ve günü geldiğinde kazanacaklarını da unutmamak gerekir...
Sık sık vurguladığım bir gerçeği yeniden tekrarlamak istiyorum:
Mülkiyet, en temel özgürlüklerden biridir...
Hiçbir şekilde yok edilemez...

Bu yazı toplam 13877 defa okunmuştur
YORUMLAR
Bu Makaleye Yorum Yapılmamış.
KIBRIS GÜNDEMİ
Tüm Hakları Saklıdır © 2008 - 2021 | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Mail : | Yazılım: Doğru Ajans