Reşat Akar

12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Reşat Akar

Takvim de hakem de gerekli 19.01.2012

19 Ocak 2012 Perşembe Saat 12:34

Kendi ülkelerinde uzlaşı sağlayamayan iki lider yeniden uzun bir yolculuğa çıkıyor...
Yol gerçekten çok uzun...
İstanbul üzerinden gidilirse 10 saat, Londra üzerinden gidilirse 12 saat...
Peki New York’ta ne yapacaklar?..
Kendi ülkelerinde uzlaşıya varamadıkları için, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin huzurunda görüşecekler!..
Kıbrıs Türk tarafı, bu yolculuk öncesinde KKTC’nin yaşatılacağından veya devlete sahip çıkılacağından söz etmiş olabilir...
Çünkü; olası bir çözüm sonrasında da kuzeyde ve güneydeki devletçiklerin yaşamı devam edecek...
Kıbrıs Türk toplumunu KKTC devletçiği, Rum toplumunu da Rum devletçiği idare edecek...
İki toplumun birleşeceği yer ise ‘federal devlet’ olacak...
Öyleyse; Kıbrıs Türk tarafının “KKTC yaşayacak” söylemlerini, çözümsüzlüğü pekiştirme anlamında yorumlamayalım...
KKTC’nin ekonomik alanda güçlenmesi, kalıcı ve sağlam bir çözüm açısından mutlaka gereklidir...
Buradaki nüfusu bir milyona çıkarıp, güneyden daha güçlü bir devlet olmaktan söz etmiyorum...
Ancak; Kıbrıslı Türklerin ekonomik açıdan güçlenmesinin, çözüm sonrasında felaket yaşanmaması açısından çok önemli ve gerekli olduğunu söylüyorum...
Kıbrıslı Türkler bugünkünden çok daha iyi bir şekilde yönetilme arzularında haklıdırlar...
İçte yaşanan tüm sorunların, kendi yönetimimiz tarafından çözümlenmesi şarttır...
Tüm adli suçların yanı sıra işsizlik ve göç sorununa çözüm getirecek acil önlemlerin alınması mutlaka gereklidir...
Bunun için de çok daha kuvvetli, istikrarlı ve cesur yönetimlere ihtiyaç duyulduğu tartışma kaldırmaz bir gerçektir...
Ama; KKTC’nin yaşatılacağı ve güçlendirileceği söylemlerini, çözümsüzlüğü teşvik edici anlamda yorumlamak doğru değildir...
Bir başka gerçek ise; Türkiye’nin çözüm konusunda Yunanistan’dan daha fazla istekli ve cesaret sahibi olduğudur...
Yunanistan, 1960 anlaşmalarından kaynaklanan garantörlüğün devamını dahi savunamazken, Türkiye, adadaki 40 bin askerini geri çekmeyi göze almamış mıydı?..
Yunanistan mülkiyet konusunda ‘iade, tazminat ve takas’ formülünü kabul etmeyen Rum liderliğini cesaretlendirirken, 60 bin Kıbrıslı Türk’ün yeniden göçmen olmasını kabul eden Türkiye değil miydi?..
Burgenstock’ta Sayın Abdullah Gül’ün yemeğini son anda bozguna uğratan Yunanistan Dışişleri Bakanı değil miydi?..
Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın “Kostas hadi gel Kıbrıs konusunda anlaştığımızı ilan edelim” çağrısına sırt çeviren ve bulunduğu yeri terk eden Yunanistan Başbakanı Karamanlis değil miydi?..
Peki şimdi ne oldu da Türkiye suçlu sandalyesine oturtuluyor?..
Rum lideri Hristofyas, Greentree zirvesine giderken açık açık mesaj veriyor ve “ne hakemliği, ne de takvimi kabul ediyoruz” diyor...
Hakemlik zaten yok mudur?..
Kimin huzurunda masaya oturuyorsunuz?..
Genel Sekreterin hakemliğine gerek duyulmuyorsa, neden Lefkoşa’da anlaşmaya varamıyorsunuz?..
Takvime gerek olmaz mı?..
1964 yılından beri Kıbrıs sorununun çözümünü görüşüyoruz...
Aradan 48 yıl geçti...
Daha ne kadar görüşeceğiz Sayın Hristofyas?..
Gerçek Kıbrıslıların büyük bir çoğunluğu yok oldu...
On binlerce insan evine, mülküne dönemedi...
Büyük acı çeken insanlar ah, vah çekerek göç etti bu dünyadan?..
Geride kalanlara daha ne kadar acı çektireceksiniz?..
Böylesi bir mazaret artık geçerli olamaz...
Ya çözün, ya da bölün!..

Bu yazı toplam 13724 defa okunmuştur
YORUMLAR
Bu Makaleye Yorum Yapılmamış.
KIBRIS GÜNDEMİ
Tüm Hakları Saklıdır © 2008 - 2021 | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Mail : | Yazılım: Doğru Ajans