Taşeronlar Birliği bunda basıp, onda sekiyor�
Yanlarında adam çalıştıran taşeronların yaptıklarına bir bakalım:
- Yanlarında çalışan adamlar kayıtlı
- Sosyal Sigorta ve İhtiyat Sandığı�na yatırım yapıyorlar
- Yaptıkları her iş için fatura kesiyorlar
- KDV ödüyorlar
- Piyasadan yaptıkları alışverişlerde fatura alıyorlar, kaçak KDV�yi önlüyorlar�
- Kestikleri fatura oranında devlete vergi ödüyorlar
- Yanlarında çalışan işçiler kayıtlı olduğu için de kolay kolay işçi hakkı yiyemiyorlar
Şimdi bu tabloya tersten bakalım�
Kaçak çalışan bir taşeron düşünün�
- Yanlarında çalışan işçiler de kendileri gibi kayıtsız,
- Sosyal Sigorta ve İhtiyat Sandığı�na para yatırmıyorlar
- Devletten eğitim ve sağlık gibi hizmetleri bedava alıyorlar
- KDV ödemiyorlar
- Fatura-makbuz kesmiyorlar
- Piyasadan alışveriş yaparken fatura almıyor, KDV kaçağına neden oluyorlar
- Yanlarında kaçak çalışan işçilerin de hakkını kolayca yiyebiliyorlar
Daha kısa süre öncesine kadar kaçak çalıştırmak, kaçak çalışmak, kaçak yaşamak yürek isterdi� Zira, kaçağı yakalayan mekanizma, cezasını da yurt dışı olarak veriyordu�
Taşeronlar Birliği, İçişleri Bakanlığı ve polis nezdinde yaptıkları araştırmalarda, �ikinci bir emre kadar� kaçakla mücadelenin rafa kalktığı ile yüzleşti.
Yakalansa bile kaçak çalışan, ikaz edilecek, para cezası alacak ama çalışmaya devam edecek�
Taşeronlar Birliği ilk tepkiyi verdi�
Bakalım devamında ne olacak?
Ne yapılmak isteniyor?
�İkinci bir emre kadar� yurt dışına ihraç işlemlerinin askıya alınmasının ardından, ortaya birkaç seçenek çıktı:
- TC Elçiliği kaçakla mücadele için etkin önlemler almaya hazırlanıyor, İçişleri Bakanlığı�ndan buna destek istiyor
- TC Elçiliği kaçakla mücadelenin bir süre askıya alınmasını istiyor
- TC Elçiliği, vatandaşlık işlemlerinin (Ki bekleyen 40 bin dosya ve 120 bin kişiden bahsediliyor) temize çıkmasını, ardından da kaçağın önlenmesini istiyor� (Ki bu 120 bin yeni vatandaş demek�)
Enteresan bir tablo ile yüz yüzeyiz�
Beklemek gerek� Endişe ile beklemek�
Özkan Yorgancıoğlu üzerine
CTP kurultaya hazırlanırken, öyle görünüyor ki, adaylığını açıklayan isimler içerisinde en güçlü isim Özkan Yorgancıoğlu.
Yorgancıoğlu�nun, Red Border�in Havadis için yaptığı ankette görüldüğü gibi, özellikle Spor Bakanlığı devresinden gelen bir �pozitif� imajı var.
Kalyoncu�nun yıllardır CTP�nin tepkili yüzü olması, Özkan Yorgancıoğlu�nu halk nezdinde bir adım öne attı.
Yani UBP�liler de �CTP�nin başkanı kim olsun?� sorusuna çekinmeden �Özkan Yorgancıoğlu� yanıtını verdiler.
Bunun nedenini uzun uzun tartıştık kendi içimizde�
Salih Egemen de siyasette �değişimin� halk tarafından desteklendiği sonucuna varıyor.
Belki Özkan Yorgancıoğlu ülke siyasetinde Ömer Kalyoncu kadar eskidir�
Ama, Ömer Kalyoncu�nun Özkan Yorgancıoğlu�ndan daha çok yıpranan bir yüze sahip olduğunu teslim edersiniz sanırım�
Özkan Yorgancıoğlu, ülke genelindeki seçmene göre, CTP�nin güler yüzü�
Bu anketin dayattığı bu�
Özkan Yorgancıoğlu, bir önceki kurultayda, 2009 yılında, Ferdi Sabit Soyer�in karşısına aday olarak çıkmıştı�
O dönem, Yorgancıoğlu beklediği desteği alamadı�
Yorgancıoğlu�nun o dönem söylediği bir şey vardı: Ben partiyi genç nesle teslim edecek başkan adayıyım�
Halen daha aynı noktada mı?
Bunu duymak istiyorum�
Ama, tekrar etmek istiyorum�
�Yüzlerin�, ya da �isimlerin� değişmesi ile ülke değişmez� Ortaya bir vizyon koymak gerekiyor�
CTP Genel Başkanlığı�na talip olan kişiler, �ülkeyi de yönetmeye� talip olmalıdır� Bu vizyonla göreve gelmelidir�
Yoksa, sırf, �Ahmet Mithat Berberoğlu, Özker Özgür, Mehmet Ali Talat ve Ferdi Sabit Soyer�in resminin yanına benim de resmim asılsın, adımı tarih yazsın� düşüncesinde olanlar varsa eğer�
Bu ne kendine, ne de topluma yarar sağlamaz. Topluma yararı olmayanın CTP�ye de faydası olmayacaktır� Bu tüm partiler için de geçerlidir.
Dolayısı ile Ferdi Sabit Soyer�in �başkanlıktan giderken� ortaya attığı partinin yeni yönetim modelini önemsiyorum�