Tatar ve Tokel den işverenler sendikasına ziyaret

Ziyaretin, ülkede son yaşananları ve hükümetin tutumunu ortaya koymak, sivil toplum örgütleriyle diyalog kurmak amacıyla Başbakan İrsen Küçük’ün talimatıyla yapıldığı bildirildi.

Maliye Bakanı Ersin Tatar ziyarette yaptığı konuşmada, hükümet olarak ülkede bazı rahatsızlıklar olduğunun bilincinde olduklarına işaret ederek, yaşanan sürece sağduyu ve soğukkanlılıkla yaklaşmak gerektiğini söyledi.

Tatar, sivil toplum örgütlerine yönelik ziyaretlerin Başbakan Küçük’ün talimatıyla başlatıldığını anlatarak, “KKTC halkı ve gelen soydaşlarla yaratılan yeni yapı içinde yolu yürümek durumunda olduklarını” kaydetti.

Tatar, hükümet olarak dimdik ayakta ve yaptıklarının arkasında olduklarını ifade ederek, aldıkları önlemlerle bütçe açıklarının azaldığını belirtti. Borçlanarak yol yürünemeyeceğini ifade eden Tatar, ülkeye bir tek Türkiye’den yardım geldiğini, gelen miktarın da belli olduğunu anlattı.

Ersin Tatar, ülkede yaşanan sorunların çökümü amacıyla aldıkları önlemlerin iddia edildiği gibi “çok büyük rahatsız edici” önlemler olmadığını belirterek, ortada paket diye bir şeyin olmadığını yapılanların kamunun etkinliğini artırma; özel sektörün gelişmesinin önünü açmaya yönelik olduğunu söyledi.

Tatar, Türkiye ile yapılanın buna yönelik işbirliği protokolü olduğunu ifade ederek, “Sıkıntıları çok abartmamak gerek” dedi.

Kendilerine karşı yapılan eleştirileri anlamakta zorluk çektiklerini anlatan Tatar, siyasi parti ve sendikaların kendilerini eleştirirken alternatiflerinin ne olduğunu da ortaya koymaları gerektiğini belirtti.

Maliye Bakanı Ersin Tatar, ortada şişirilen kamu giderleri olduğunu, emekliler ordusu diye bir gerçeklikle karşı karışa bulunulduğunu ifade ederek, bütçenin yüzde 10’unun sosyal sigortalara maaş ödemesi olarak aktarıldığı bir ortamda bunun iyi bir nokta olmadığını kaydetti.

Tatar, sorunların ekonominin büyümesiyle gerileyeceğini ancak alınması gereken önlemlerin alınmaması halinde köklü çözümün mümkün olamayacağını söyledi. Ersin Tatar, hükümet olarak iş ve işveren dünyasıyla ilişki içinde olacaklarını belirterek, sadece kamuda çalışanların sorununun çözümüyle olayın bitmediğini kaydetti.

Tatar, işsizliğin tıpkı Avrupa’da olduğu gibi bir sorun olarak ortada durduğunu anlatarak, hükümetin aldığı ve alacağı kararlar konusunda işverenlerdin desteğini beklediğini söyledi.

Tatar, KKTC’ye yardım yapan ve ilişki içinde oldukları tek ülkenin Türkiye olduğunu anlatarak, her koşulda Türkiye hükümetleriyle işbirliği içinde olunması gerektiğini, hiç kimsenin TC-KKTC ilişkisine zarar vermemesi gerektiğini ifade etti.

Kıbrıs Türk halkının her zaman doğruyu bulan bir halk olduğunu anlatan Tatar, bugün de aynı şeyi yaparak hükümetin kararlarının doğru olduğunu anlayacağını belirtti.

TOKEL

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Türkay Tokel de, örgütlerle diyalog ve görüşmenin şart olduğuna işaret ederek, bu nedenle bir dizi ziyaret başlattıklarını, ziyaretler çerçevesinde sendikalara da gideceklerini söyledi.

Tokel, ülkenin işçi ve işvereniyle herkesin olduğunu yineleyerek, sıkıntıların giderilmesine yönelik önlemler çerçevesinde bazı yasalar geçirdiklerini, kararlar aldıklarını ifade ederek, bu yasa ve kararlarının iddia edildiği gibi Türkiye istedi veya dayattı diye alınmadığını, bunların yasalaştırılması ve kararların alınmasının gereklilik olduğunu belirtti.

Tokel, alınan kararlara hükümet olarak sahip çıktıklarını vurgulayarak, daha alınacak kararlar olduğunu ve gelecekte böyle sıkıntılar yaşanmaması için bu kararları almak durumunda olduklarını söyledi.

Tokel, en başta yapılması gerekenin nüfus sayımı olduğunu vurgulayarak, nüfusu bilinmeyen bir yerde hiçbir politika üretilemeyeceğini, bu nedenle nüfus sayımı yapılacağını, hükümetin bu yönde çalışması bulunduğunu kaydetti.

Kayıtsız hayatın kayıt altına alınmasının ancak nüfus sayımıyla mümkün olacağını ifade eden Tokel, bugündün sonra devletten yatırım desteği alınmasının şartının yerli istihdam olduğunu, bu konuda bakanlık ve hükümet olarak ısrarlı olacaklarını söyledi.

Tokel, devletten yatırım katkı ve desteği alan bir yerde 400 çalışandan sadece 12 tanesinin KKTC vatandaşı olmasının kabul edilemez olduğuna işaret ederek, neden ısrarla yatırıma yönelik devlet katkısının yerli istihdam şartına bağlanacağını anlattı.

Türkay Tokel, ülkede 15 binlere yaklaşan işsiz olduğunu, bu rakamın son iki yılda yaşanan kriz nedeniyle Güney Kıbrıs’taki işini kaybeden 2 bin- 2 bin 500 işçinin katılımıyla oluştuğunu ve sorunun mutlaka çözülmesi gerektiğini söyledi.

Tokel, sosyal devlet diyerek eğitim ve sağlığın ücretsiz yapıldığını ancak devletin eğitim ve sağlık yatırımlarını karşılayamaz duruma geldiğini, bu nedenle parası olanın eğitim ve sağlığa katkı yapmasının kaçınılmaz olduğunu anlattı.

Türkay Tokel, parasız sağlık ve eğitimin sosyal devlet değil beleşçilik anlamına geldiğini anlatarak, “Böyle sosyal devlet anlayışı olamaz” ifadesini kullandı.

Ülkede bugün yaşanan sorunların bir daha yaşanmaması isteniyorsa gereken kararların alınmasının kaçınılmaz olduğunu yineleyen Tokel, kararlara karşı ortaya konan eylemlere saygıları olduğunu ancak anayasaya aykırı olduğu Barolar Birliği tarafından ortaya konan Mahkemelerdeki grevi anlayamadıklarını söyledi.

Tokel, hükümetin yasalarını anayasaya aykırı diye iptal ettirenlerin anayasaya aykırı grev yapmasını anlaşılır bulmadıklarını belirtti.

Türkay Tokel, İşverenler Sendikası’ndan alınan önlemler ve hükümetten istekler konusundan daha açık olmalarını istedi.

SUNGUR

Kıbrıs Türk İşverenler Sendikası (KTİS) Başkanı Hasan Sungur, bugün yaşanan ve anayasaya aykırı olduğu söylenen grevleri çok önceden gördüklerini ifade ederek, yürürlükteki Grev ve Referandum Yasası’nın Meclise ilk olarak “Grev ve Lokavt Yasa Tasarısı” olarak geldiğini hatırlattı.

Sungur, lokavt olgusunun tasarıdan çıkarılmasıyla bugünün geleceğinin o günden belirlenmiş olduğunu belirterek, yasanın tasarıdaki ilk haline dönerek yeniden yapılmasını istedi.

Sungur, ülkede yaşanın grevlerin yasal boşluklardan yararlanılarak kaos çıkarmaya yönelik olduğunu ifade ederek, boşlukların doldurulması gerektiğini söyledi.

“Grev ve Referandum, Sendikalar, Kolluk Güçleri ve Mahkemeler yasalarında değişiklik yapılmasını istiyoruz” diye konuşan Sungur, hiçbir ülkede mahkemelerde grev hakkı bulunmadığını iddia etti.

Hasan Sungur, Hükümete, “geri adım atmayın, yıllarca alınmayan kararları alarak kararlarınızı daha ileriye götürün” diyerek, 200 bin nüfusun olduğu bir yerde 800 bin ekmek üretildiğinin söylenmesinin ortada bir çarpıklığın olduğunu gösterdiğini söyledi.

Sungur, yaşanan ülkenin KKTC olduğunu ancak grev yaparak sistemi tıkamaya çalışan sendikaların KKTC yerine “Kuzey Kıbrıs” ve “Kıbrıslı Türk” dediğini, bunun doğru bir yaklaşım olmadığını gerçeğin “KKTC” ve “KKTC vatandaşı” olması gerektiğini belirtti.

Ülkenin KKTC olduğunu ve bu konuda yasal tedbir alınmasının kaçınılmaz olduğunu anlatan Sungur, bir soru üzerine, bir grup avukatın, mahkemelerdeki grevin anayasaya aykırı olduğuna yönelik Anayasa Mahkemesi’ne başvuruda bulunmaya yönelik çalışma içinde bulunduklarını söyledi.

Sungur, “Kuzey Kıbrıs söylemine karşı tepkisinin ilgili bakanlık tarafından hazırlanan  turizm afişleriyle de ilgili olup olmadığı” yönündeki bir soruya karşılık ise, “ikisinin farklı konular olduğunu, birinin devlet diğerinin ise turizm pazarlamaya yönelik coğrafya belirlemeye yönelik Kıbrıs’ın kuzeyi veya güneyi anlamında kullanıldığını” ifade etti.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Türkay Tokel ise, “’Kuzey Kıbrıs’ söyleminde niyetin önemli olduğunu” belirterek,  katkı yaptı.