Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Kamu – Sen Bakanı Mehmet Özkardaş ve beraberindeki heyeti kabul etti. Özkardaş, Akıncı’nın çok iyi bir şekilde sürdürdüğü çözüm sürecine tam destek verdiklerini yineledi.
Cumhurbaşkanı Akıncı da Kamu-Sen’in 41’inci yılını kutlarken, Özkardaş’a, kendisine ve çalışmalarına belirttiği destek ve duyduğunu açık şekilde ifade ettiği güvenden dolayı teşekkür etti. 2016’nın gerçekten önemli bir yıl olduğuna dikkat çeken Akıncı, geçmişte de önemli ve kritik dönemlerden geçildiğini, gelecekte de benzeri gelişmelerin olabileceğini söyledi.
“Her şeyin bir doyum noktası var. Kıbrıs sorunu çoktan o doyum noktasına geldi. 2016 artık doyumun taşma noktasıdır diye düşünüyorum. 2017’ye sarkarsa, biz hala müzakere edelim noktasında devam edersek, 2018’de Rum tarafında başkanlık seçimleri gündeme gelecek. Bir süre sonra Güney Kıbrıs’ı onun heyecanı saracak. Bu defa 2018 de olmadı, 2019’a kalsın diye diye bu iş incir ipi gibi uzayacak. O nedenle önümüzdeki 7 ayın ne kadar önemli olduğunu tüm tarafların kavraması gerektiğine inanıyorum ve kavradığını düşünüyorum. Çünkü ilk defa zaman dilimi belirten bir ortak açıklamaya iki lider olarak imza koyduk. Bunun başka örneği yok. 2016 yılını çözüm hedefi olarak koyduk ve bunun için taahhütte bulunduk. Bu Pazar günü güneyde seçimler var. Bu seçimlerden sonra Haziran, Temmuz daha yoğun bir şekilde bir çözümü getirebilmek için var gücümüzle çalışacağız. Çözümün çerçevesi bellidir. 2014 Şubat ayında bu teyit edilmiştir. Zaten yıllardan beri bilinen, iki kesimli, iki toplumlu iki kurucu devletin siyasi eşitliğine dayalı bir çözüm modelidir arzu edilen. Ve tarafların mutabık kalabileceği, mantıklı, makul olan ve mümkün olan çözüm budur. Herkesin kendine göre hayalleri olabilir. Bizim yürüttüğümüz bu çerçeveyi gerek burada, gerekse de güneyde benimsemeyenler var. Onlar kendi benimsedikleri ölçüler içerisinde seslendirmekte elbette ki özgürdürler. Ama mümkün olan, makul olan ve bugüne kadar resmen taahhüt edilen çerçeve budur. Gerek Kıbrıs Türk halkının, gerekse de Kıbrıs Rum halkının müzakerecileri olarak biz o çerçevenin içinde kalmak durumundayız.”
Akıncı bütün çabasının, Kıbrıs Türk halkının eşitliğini, özgürlüğünü ve güvenliğini temin edecek, diğer tarafı da bu duygularla yaşatabilecek bir formül bulmak olduğunu belirtti.
“İstisnasız herkesi memnun etmek elbette mümkün değildir. Makul sayıda insanımız bulunacak çözüme inanmalı. Bunun yaşayabilir olduğunu düşünmeli. Bunu adil olduğunu görmeli. ‘Ben bu çözümde eşit olarak yer alacağım. Güvenlik içerisinde yaşayacağım. Haklarım gözetilmektedir’ diyebilmeli. Bunun en belirgin noktası referandum olacak. Benim görevim, mümkün olan en kısa sürede ve temenni ederim ki bu yıl çıkmadan o noktaya gelebilirsek, bunların bütün detaylarını sizlere anlatabilelim. Bunun yüzde yüz garantisi yoktur. Bu bir hedeftir ve bunun için de çalışmak benim görevimdir. Sabırla bu önümüzdeki 7 ayı, tahriklere kapılmadan, ki bu tahrikler de iki taraflı geliyor. Rum tarafında belli çevrelerden söylediğim her söze bir tepki geliyor. Kendi içimizde de zaman zaman benim bu konuyu yönetiş biçimini beğenmeyen yaklaşımlar görüyorum. Bunları sabırla karşılıyorum. Sonuçta ben halkıma güveniyorum. Halkımın desteğinin azalmadığını, artarak devam ettiğini gözlemliyorum. Çünkü halkıma verdiğim sözleri, yerine getirmeye çalışıyorum. Ama günün sonunda güzel olan nedir? Bu kararı önce iki lider görecek ama kararı halk verecek. Yani bizim bir imza atmamızla bitmeyecek. Bunu düşünüp, isteyenler de var. Bu çözümde yaşayacak olan iki halktır. Dolayısıyla onların buna onay vermesi şarttır. 1960’ta bu yapılmadı ve o nedenle çok eleştiriler yapıldı yıllarca. Kıbrıs Türk halkının uluslararası hukuk içinde ve en iyi normlarla demokratik bir çerçevede, yaşayabileceği bir formülü bulmaya çalışıyoruz.”