Dernekten yapılan yazılı açıklamada, KKTC Devleti’nin kuruluşunun 28. yıldönümünü, Anavatan’dan gelen heyetlerle birlikte büyük bir coşku ve heyecanla kutladıkları sıralarda, Rum şovenizminin bir sonucu olarak Rum tarafında gerçekleştirilen eylemlerin kendileri için hiç de şaşırtıcı olmadığı belirtildi.
Açıklamada, bugünkü durumu ve sınırları yaratan Kıbrıs Rumları’nın, aradan geçen bunca yıldan sonra “Sınırlarımız Girne’dedir, en iyi Türk ölü Türk’tür, Türk askeri Kıbrıs’tan dışarı, geri dönüş” gibi KKTC ve Türkiye karşıtı sloganları ile bayrakları yakmalarının Türk’e karşı içlerinde asırlardır yaşattıkları kin ve nefretin bir tezahüründen başka bir şey olmadığı ifade edildi.
Açıklamada, Kıbrıs’ın hiçbir zaman Helen olmadığı ve olmayacağı kaydedilerek, Türk askerinin sonsuza dek adada kalmaya devam edeceği, Rumların çok tehlikeli düşünce ve eylemlerinin kendilerine hiç bir yarar getirmeyeceğini yaşanmış tecrübelerden anlamaları gerektiği belirtildi.
Açıklamada, Rumlar’ın 1963 - 1974 yılları arasında Kıbrıs Türk halkına her türlü vahşeti ve kötülüğü reva gördükleri, garantör Anavatan Türkiye’nin ikaz ve uyarılarına aldırmadıkları, 15 Temmuz 1974 darbesi ile sonuca ulaşacaklarını sandıkları ve 20 Temmuz 1974’de Türk Silahlı Kuvvetleri’nin barışçı müdahalesine zemin hazırladıkları ifade edildi.
Açıklamada şöyle denildi:
“Bu barışçı hareketin değerini de bilemediler. Oysa Barış Harekatı, onları bir iç savaştan kurtardı ve Yunanistan’da Cunta’nın gitmesine sebep oldu. Yıllardan beri kan ve gözyaşının hakim olduğu Kıbrıs’a da barış, huzur ve güven getirdi.
Kıbrıs ile ilgili doğru olan bu gerçekleri kabul etmemekte ısrar eden Rum tarafının şoven davranışları, Kıbrıs Türk halkının haklı olarak ilan ettiği devletinden asla geri bir adım atmasının söz konusu
olamayacağı gerçeğine bir o kadar daha haklılık kazandırmaktadır. Kıbrıs Türk halkı, büyük Türk ulusunun desteği ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde barış, huzur ve güven içerisinde sonsuza dek var olacaktır.”