Mustafa Damdelen, “Kıbrıs Türk Toplumunun seyahat özgürlüğünün kısıtlanarak 1960 Kıbrıs Cumhuriyetindeki kurucu ortaklık haklarından mahrum bırakılma girişimidir ve son derece yanlıştır” dedi.
Damdelen bugün yaptığı yazılı açıklamada, ‘yurt dışında görev yapacak kamu görevlileri ile sportif ve kültürel temas gerçekleştirecek kişilerin KKTC ve TC pasaportu dışında bir pasaport kullanması halinde devlet finansmanı alamayacağına’ ilişkin kararı değerlendirdi.
Mustafa Damdelen, Kıbrıs Cumhuriyeti’nde siyasi eşit kurucu ortak olan Kıbrıslı Türklerin, Kıbrıs Cumhuriyeti ve AB vatandaşlığının sağladığı tüm haklardan yararlanmalarının en doğal hakkı olduğunu belirterek, “Bugün toplumlararası görüşmelerin iki siyasi eşit statüde toplum liderleri sıfatıyla sürdürülmesi ve varılacak federal çözümde siyasi eşit ortak olacağımız 1960 haklarına dayandırılmaktadır” dedi.
Kıbrıs ve AB vatandaşı olmanın, vizesiz seyahat yanında AB ülkelerinde çalışma, ikamet etme, daha ucuz eğitim, sağlık hizmetlerinde özel haklar, çifte vergilendirmenin önlenmesi gibi birçok hakkı içerdiğine işaret eden Damdelen, Kıbrıs Türk toplumunu bu haklardan veya bir kısmından men etmeye kimsenin hakkı olmadığını söyledi.
Damdelen, “Hükümetlerin görevi halklarının yaşam kalitesini yükseltici kararlar almak olmalıdır. Bu kararla tam tersi yapılmaktadır. Hem çok masraflı hem çok uğraştırıcı hem de anında seyahat etme imkanını ortadan kaldırıcı bu kararın hangi mantıkla alındığının tespitini doğru yapmak gerekir” dedi.
Mustafa Damdelen, şöyle devam etti:
“Esasen hükümet kararında, söylenmeyen Kıbrıs Cumhuriyeti yoktur tezidir ve bu teze dayalı ilgili hakları kullandırmama gibi gerçeklerle çelişen yanlış politikaların yansıması görünmektedir. Bir yandan KKTC yerine Annan Planı’na atıfta bulunan, Kıbrıs Türk Devleti’ni kullanma niyeti, adanın tamamında Kıbrıslı Türklerin hakları olduğu tezi veya Kıbrıs’ın güneyindeki doğal gaz ve petrol kaynaklarından hak iddia edilmesi, 1960 anayasasında işimize geldiği kısımları benimseme mantığını taşımaktadır. Hem Türkiye’nin hem de KKTC yetkililerinin Kıbrıs Cumhuriyeti’ni yok sayma politikaları hem çok yanlış hem de uluslararası politikada tutarsızlıktır”
Nihai anlaşma olana kadar 1960 Anayasası’nın korunup, kullanılması gerektiğini savunan Damdelen, “İzolasyonların kalkması 1960’a dayalı Kıbrıs Türk toplumu hakları odaklı olursa başarılı olabilir. 1983’de kurulan ve BM kararları ile tanınmayan KKTC’yi tanıtıcı veya KKTC’yi ön plana çıkaran hiçbir izolasyon kaldırma çalışması başarılı olmamıştır. Ancak, Kıbrıs Cumhuriyeti’nde kurucu ortak olan Kıbrıs Türk Toplumu üzerinde izolasyonları kaldırma odaklı çalışmalar çok daha fazla başarılı olmuştur” dedi.