TDP Genel Başkanı Cemal Özyiğit yazılı açıklama ile TC-KKTC arasında imzalanan “Su Temini ve Yönetimine İlişkin Anlaşma” ile gündemdeki “Ekonomik Protokole” yönelik değerlendirmelerde bulundu.
Su ile ilgili anlaşmaya varılan ilk metin ile sonradan değiştirildiği söylenen iki metnin arasında “önemli bir değişiklik olmadığını” ileri süren Özyiğit, “UBP, bu teslimiyet metnini zaten en başından beri kabullenirken, CTP de direnir gibi görünerek, aslında metnin özünde değişiklik yapmadan teslimiyete kılıf hazırladı. Hükümet, suyun işletme hakkını devrederek, özel şirket tekeline dönüşmesine olanak sağlayabilecek özelleştirme sürecine onay verdi. İşin özü budur” dedi.
Türkiye’den gelen suyun ülke için büyük ihtiyaç olduğunu, buna karşı olmadıkları belirten Özyiğit, ancak, suyun yönetimi ve işletmesi konusunda toplum adına oldukça hassas olduklarını, anlaşmaya toplumun geleceğini ipotek altına alan içerikte olduğu gerekçesiyle karşı çıktıklarını belirtti.
Özyiğit, anlaşma ile “belediyelerin zorla sisteme itildiğini, dışarıda kalacak olan belediyelerin ise resmen boğazlarının sıkıldığını” savundu.
“Suyun fiyatının bile belirlenmediğini, imza atan Başbakan’ın dahi suyun fiyatını bilmediğini, ancak kesin olan şeyin de bugün suyu 5-10 kuruştan alan belediyelerin özel şirkete devredilmesinin ardından çok daha pahalıya alacağı olduğunu” iddia eden Özyiğit, belediyelerin su bölümünde çalışan yaklaşık 350 personelin geleceğinin belirsiz olduğunu, alım garantisi ile de kullanılmayacak olan suyun parasının bile KKTC Maliyesi tarafından şirkete ödeneceğini savundu.
Özyiğit, su konusunun toplumsal bir sorun olduğunu, suyun hemen ardından da ekonomik protokolle birlikte elektriğin, telefonun, limanların özelleştirilmesinin gündeme geleceğini iddia etti.