Ülkedeki ‘finans şirketi’ adıyla tefecilik yapanların her türlü denetimden uzak oldukları ve istedikleri kadar faiz uygulayabildikleri bildirildi. Yüzlerce kişinin mağdur olmasına yol açan bu uygulamanın, Avrupa kriterleriyle uyuşmadığı ve hükümetin uyarıldığı öğrenildi.
Ekonomi bakanlığından bir yetkilinin açıklamada, gerek mağdur olan insanlardan, gerekse AB yetkililerinden gelen uyarılar sonrasında, finas şirketlerini denetim altına alacak bir yasa tasarısının hazırlanmakta olduğunu bildirdi. Bankalar Birliği de, bu konuda yasa hazırlığı yapıldığını vurgularken, Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Zeki Erkut, yasanın geçirilmesi halinde tüm finans kuruluşlarının denetim altına alınacağını kaydetti.
Sadece vergi denetimi
Bankalar ve döviz şirketleri yasalarla sıkı bir şekilde denetime tabi tutulurken; gerek halkın, gerek bankalarda kredibilitesi zayıfladığı için bu şirketlerin eline düşen iş çevrelerinin, gerekse de bankalar sektörünün çalışma yöntemlerinden oldukça şikayetçi olduğu bu kuruluşların tek denetim mekanizması, Vergi Dairesi tarafından yapılan vergi denetimi oluyor.
Halk arasında “tefeci” olarak isimlendirilen bu kuruluşların faaliyete geçmesi için herhangi bir özel yasaya gerek yok. Fasıl 113 Şirketler Yasası kapsamında ‘kurulan her şirket tüzüğüne kredi verebilir’ diye bir ibare ekleyerek “yasal tefeciliğe” başlayabilir.
Birçok finans kredi işi yapan şirketin yanı sıra, başta konut (yap-sat) şirketleri olmak üzere araba, beyaz eşya veya mobilya satıcısı birçok şirketin tüzüğünde kredi verebileceğine dair ifadeler yer alıyor. Şirketler Mukayyitliği’nde kayıt yaptıran birçok şirket, “ileride ne olur, ne olmaz” düşüncesiyle ithalattan ihracata, danışmanlıktan finans işlerine kadar çok geniş ve birbiriyle ilgisiz işkollarını tüzüğüne yazabiliyor.
Denetimsizliğin etkisi
Banka ve iş çevreleri denetimsiz finans şirketlerinin sadece ekonomi üzerinde değil, toplumsal yaşam üzerinde de tehlikeli etkileri olduğuna dikkat çekerek, tefecilik yapan bu şirketlerin ödenmeyen kredilerle ilgili tahsil yöntemlerinin yasa dışılığına dikkat çektiler.
İş çevreleri, bankalar nezdinde kredibilitesi düşük olan veya istediği miktarda kredi alamayan iş insanlarının son çare diye bu tür kuruluşlara başvurduklarını ve korkunç faizlerle borç aldıklarını ifade ederek, “yüksek faizli de olsa para geri ödendiği sürece sorun yaşanmıyor.
Ancak, taksitlerde aksama olunca borç miktarı ikiye, üçe, dörde katlanıyor. Sonuçta borç ödenemez duruma gelince kişi evini, arabasını, malını mülkünü kaptırıyor” dedi.
Birçok kişinin tefeci mağduru olduğuna işaret eden iş çevreleri, bazı kişilerin ülkeyi terk etmeye, bazı kişilerin ise canına kıyacak kadar bunalıma sürüklenebileceğini belirtiyor.
Merkez Bankası denetleyecek
Çok uzun yıllardır faaliyet gösteren halk arasındaki deyimiyle tefecilerle ilgili şikayetler hiç bitmezken, bu işkolunun disiplin altına alınabilmesi için Başbakanlık ile Ekonomi Bakanlığı’nın çalışma yaptıkları öğrenildi.
Merkez Bankası ve Bankalar Birliği’nin uzmanlığından da faydalanarak hazırlanan “Ödünç Para Veren Kredi Şirketleri Yasa Tasarısı” için artık son düzeltmelerin yapıldığı ve tasarının önümüzdeki aylarda yasallaşmasının beklendiği kaydedildi.
Başbakanlık Müsteşarı Ömer Köseoğlu’nun yasa tasarısıyla özel olarak ilgilendiği öğrenildi ancak, yoğun gündeminden dolayı Müsteşar Köseoğlu’na ulaşıp, bilgi almak mümkün olmadı. Ekonomi Bakanlığı yetkilileri de bu konudaki bilgiler için Başbakanlığı adres gösterdi.
Bankalar Birliği yetkilileri de yasa tasarısı konusunda uzmanlıklarından yararlandığı bilgisini verirken, bu tür işyerlerinin sıkı denetimlerinin ne kadar önemli olduğunu da vurgulamayı ihmal etmedi.
Tasarıyla ilgili olarak bilgi veren Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Zeki Erkut ise bu tür kuruluşların Merkez Bankası denetimine tabi olmadığını belirterek, yasanın çıkmasıyla birlikte sağlam bir kontrol sistemi kurulacağını ve Merkez Bankası tarafından denetleneceklerini söyledi.
Erkut, yasayla bu tür finans şirketlerinin kuruluşlarının Merkez Bankası’nın iznine tabi olacağını ve faaliyet gösterebilmesi için her yıl belirli bir lisans ücretini bankaya yatırması gerekeceğini kaydederek, bu tür kuruluşlara bir faiz ve kredi verme sınırı da getirileceğini vurguladı.
Zeki Erkut, yasa tasarının teknik yönleriyle ilgili olarak da bilgi verirken şu noktalara da dikkat çekti:
- Mevduat toplayamayacaklar.
- Kuruluş sermayeleri 10 milyon TL olacak.
- Kullandırdıkları kredi sermayelerinin 30 katını geçemeyecek.
- (Henüz bu konuda karar verilmedi) Verdikleri kredinin faizi piyasanın 2-3 puan üzerinde olacak.
- Faaliyet lisansını yenilemezse asgari ücretin 10 katı kadar ceza alabilecek.
Mamalı, Faiz Yasası’na dikkat çekti
Fikrin ve Hukukun Üstünlüğü Hareketi Başkanı Barış Mamalı ise açıklamasında, vatandaşlara borç para verme gibi kamusal yönü de ağır basan bir işi yapanların denetimsiz bırakılmaması gerektiğini vurguladı.
Mamalı, ilgili yasa tasarısını görüp incelemediğini ancak, para konusunda iş yapan kuruluşların denetimsiz bırakılmaması gerektiğini kaydetti.
Bu tür kuruluşların idari yönden denetimleri yanında, esasen faaliyetlerinin de ciddi bir denetim altında olması gerektiğine işaret eden Mamalı, bu denetimin de sosyal devlet çizgisi içerisinde adil bir çerçevede yapılması gerektiği üzerinde durdu.
Barış Mamalı denetim oragnıyla ilgili olarak şunları söyledi:
“İlgili finans kuruluşlarının denetimini yapacak kurumun etkin, konuya hakim ve ülke gerçeklerine vakıf bir organ olması, siyasi etkiden uzak bir yapılanmaya sahip olması gerekir.
Aksi takdirde siyasi erkin suistimaline açık bir denetim ortaya çıkabilir.”
Ülkede mürekkep faizi yasaklayan, azami faiz oranlarını belirleyecek ve tahsil edilecek faiz miktarlarını sınırlandıracak bir “Faiz Yasası” yapılıp yürürlüğe konmadığı taktirde yapılacak denetimin de herhangi bir önemi olmayacağını vurgulayan Mamalı, “keza finans kuruluşlarınca (bankalar da dahil) veya tefeci şahıslarca borçluların sömürüsü devam ettiği taktirde bu denetimin halk adına pek bir önemi ve yararı söz konusu olmayacaktır” dedi.