Adalet için bir cesur yürek... Orhan Zihni Bilgehan 23.09.2011
<p><strong><em>Bilgehan, adalet için cesur bir yürek...</em></strong></p>
<p><strong><em>Hiçbir sorumuzu yanıtlamaktan çekinmedi.</em></strong></p>
<p><strong><em>TMTye girişini sorduk. Bir solukta anlattı: ... 1957de, Dr. Hasan Güvener, ofisime gelerek, Rauf Bey selam eder, yemin edesin ve seni teşkilata alalım. Senin görevin, Mağusa ve İskele Mahkemelerinde yargılanan teşkilat üyelerini, Volkancıları Karaçetecileri savunmaktır. Mağusada birkaç avukat var ama Rauf Bey illa da seni ister dedi. Zaten reddetmem mümkün değildi o karışık ortamda ve kabul ettim. Tamam dedim ve yemin ettim.</em></strong></p>
<p> </p>
<p> </p>
<p><strong>Son yazacağım cümleyi yazımın başında yazayım.</strong></p>
<p><strong>Pazar günü yayımlanacak HAVADİS Gazetesini bayinizden ayırtın.</strong></p>
<p><strong>Neden?</strong></p>
<p><strong>HAVADİSin markalaşan, örnek alınan POLİ ekinde yakın tarihimize ışık tutan bir söyleşi yayımlanacak.</strong></p>
<p><strong>Kiminle?</strong></p>
<p><strong>Orhan Zihni Bilgehanla...</strong></p>
<p>***</p>
<p>Öntaç Düzgün ve Ali Alnarla, Orhan Zihni Bilgehanın Karpazda konuğu olduk.</p>
<p>Biz sorduk, Bilgehan anlattı... Sevgili Erol Uysal da görüntüledi.</p>
<p>Bilgehan, seksen iki yaşında...</p>
<p><strong>Tahtaya vuralım maşallah çok dinç duruyor.</strong></p>
<p><strong>Rahmetli Hakim Zeka Bey, Orhan Zihni Bilgehanın amcası... Çocuk okutmanın yürek istediği 1940larda öğrenim merdivenlerinden çıkıp bir adalet insanı oldu.</strong></p>
<p><strong>Siyasete de ilgi duydu. Ya da bir anlamda zorla ilgi duydu.</strong></p>
<p><strong>Hukukun üstünlüğünü, adaleti bir yaşam biçimi olarak benimseyen kültürden bir insanın siyaset yapması hele bu topraklarda çok zor.</strong></p>
<p><strong>Buna rağmen Orhan Zihni Bilgehan direndi...</strong></p>
<p><strong>Bir hukuk adamı olarak adaleti siyasete monte etmeyi denedi.</strong></p>
<p><strong>Pek çoğu TMT ya da teşkilat yıllarında sivil ve demokratik her şeyi terk edip kod ismi olan insanlara teslim olurken Orhan Zihni, bedel ödemeyi kabul edip teslim olmadı...</strong></p>
<p>Bunları konuştuk uzun uzun...</p>
<p>Ali Alnar kardeşim söyleşi metnini hazırlayıp bizlerle paylaşırken girişine yazdığı şu bölümle çok şeyi özetledi:</p>
<p><strong><em>Sayın Orhan Zihni Bilgehan çocukluğundan başlayarak günümüze dek yaşadıklarını büyük bir samimiyet ve dürüstlükle bizlere aktardı. Söyleşi bitip ayrıldıktan sonra anneme uğradım. Orhan Zihni Bilgehanla röportaj yaptığımızı söylediğimde anacığım benim yerime Sayın Bilgehanı tanımladı: Çok dürüst ve iyi bir insandır. Sözün bittiği yer burası olsa gerek diye düşündüm.</em></strong></p>
<p>***</p>
<p>Orhan Zihni Bilgehanın anlattıkları bir döneme ışık tutmadan öte, gerçeklerin önündeki perdeyi yırtarcasına kenara çeken özellikte.</p>
<p>Anlattıkları çok yalın, çok açık, çok anlaşılır.</p>
<p>Dinlerken hiç aklımdan Acaba? geçmedi.</p>
<p>Bilgehan unutabilir, eksik bırakabilir ama asla acaba? sorusunu akıldan geçirtmez.</p>
<p>Avukatlık yaptı, hakimlik yaptı, bakanlık milletvekilliği yaptı... Çok iddialıyım bir tek kişi bile ortaya çıkıp Orhan Zihni Bilgehanın dürüstlüğü üzerine gölge düşüremez.</p>
<p>Yalan söyledi diyemez.</p>
<p>***</p>
<p><strong>Orhan Zihni Bilgehanla önce Balalan köyünde, deniz kenarında baba yadigarı topraklarda yaptığı evinde buluştuk.</strong></p>
<p><strong>Çocukları da babalarının, dedelerinin ya da atalarının değer yargılarına sıkı sıkıya sahip çıkıyor...</strong></p>
<p><strong>Oğluları da yapmış birer ev...</strong></p>
<p><strong>Büyük bir alan ama gösteriş yok...</strong></p>
<p><strong>Doğdukları topraklardan kopmak istemedikleri için köylerine de ev yapmışlar... Hem de pek çok zorlukla savaşarak...</strong></p>
<p><strong>Elektriklerini güneş enerjisinden yararlanarak elde ediyorlar...</strong></p>
<p>Orhan Zihni Bilgehan, çevreyi, sahili bize gösterirken, anlattıklarıyla taaa çocukluk günlerine gidip geldi.</p>
<p>Küçük bir adacık olan keskin kayalardan oluşan kara parçasına yüzerek gittiğini ve hala oralarda var olan güvercinlerin palaz yavrularını topladığını anlattı...</p>
<p>Babasını, annesini anlattı...</p>
<p>Fark ettim ki Orhan Zihni Bilgehan, zorlamasız, özümseyerek güçlü bir aile terbiyesiyle büyüdü.</p>
<p>Amcası Hakim Zeka Bey, akrabalık bağlarının da etkisiyle bir idol olmuş Orhan Zihni Bilgehan için.</p>
<p>***</p>
<p>Esas sohbetimizi bir başka Karpaz köyü olan Yenierenköyde yaptık.</p>
<p>Yemeğimizi yedik sohbetimizi sürdürdük...</p>
<p>Orhan Zihni Bilgehan, yaşayan bir tarih...</p>
<p>Polemiği sevmediği belli. Ancak anladı ki konuşması gerekenler susarsa meydan başkalarına kalıyor...</p>
<p>Aslında çok uzun zamandır buluşup konuşma yönünde ortak bir arzumuz vardı.</p>
<p>İyi ki buluşup, sohbet etmişiz.</p>
<p>Pazar günü Havadisin Poli ekinde söyleşiyi okuduğunuz zaman ne denli yararlı bir sohbet yaptığımızı anlayacaksınız...</p>
<p>***</p>
<p>Bilgehan, adalet için cesur bir yürek...</p>
<p>Hiçbir sorumuzu yanıtlamaktan çekinmedi.</p>
<p>TMTye girişini sorduk. Bir solukta anlattı: ... 1957de, Dr. Hasan Güvener, ofisime gelerek, Rauf Bey selam eder, yemin edesin ve seni teşkilata alalım. Senin görevin, Mağusa ve İskele Mahkemelerinde yargılanan teşkilat üyelerini, Volkancıları Karaçetecileri savunmaktır. Mağusada birkaç avukat var ama Rauf Bey illa da seni ister dedi. Zaten reddetmem mümkün değildi o karışık ortamda ve kabul ettim. Tamam dedim ve yemin ettim.</p>
<p>***</p>
<p><strong>Bilgehana şu soruyu da sorduk: Mağusanın tanınmış kişilerinden önemli bir grubun Burhan Nalbantoğlu liderliğinde çalıştıkları anlaşıldı. Sizi Temsilciler Meclisine öneren kişi ise Denktaş. Ancak Nalbantoğlu sizi veto etti. Bu ikili aynı teşkilata mensup değil miydiler? </strong></p>
<p><strong>Bir an duraksayıp verdiği yanıtın girişinde önemli bir saptamaya vurgu vardı: Aynı teşkilatın adamlarıydılar. Denktaş Bey beni hakikaten ilerletmeye mi çalışırdı, yoksa başka hesapları mı vardı? Emin değilim. Çünkü daha sonraları beni şüpheye düşüren şeyler yaptı. Bunu biraz sonra anlatırım.</strong></p>
<p>***</p>
<p>Orhan Zihni Bilgehan, 1966 sonrası adil karar verme ısrarı nedeniyle Mağusa Teşkilatının, saldırısına da hedef oldu. Bunu da uzun uzun anlattı... <strong><span style="text-decoration: underline;">Kendini Burhan Nalbantoğlunun grubu olarak tanıtan grup, bu kez Sancaktar Buluta, Bu Orhan otoritenize isyan etti. Eğer onu terbiye etmezseniz otoriteniz sarsılacak diye kışkırttılar. Mercedes 190 model bir arabam vardı. Bir sabah garaja girdiğimde, lastiklerini parçalanmış, çizilmiş ve üstüne bir canlı mermi bırakılarak vatan hainleri ölecek diye bir not bırakılmış olarak buldum. Ben bu olaya çok üzüldüm.</span></strong></p>
<p>Neyse ben daha fazla yazıp POLİ ekinin gazeteciliğine saygısızlık yapmayayım...</p>
<p> </p>
<p>Günün sözü:</p>
<p> </p>
<p><strong>Adaletin bekçisi, insanlığın bekçisidir</strong></p>