19 Eylül 2025 Cuma
SON DAKİKA

Büyükelçi ne yapmalı? -30.04.2011-

Yayınlanma: 17.09.2025 18:29 · Yazar: Hasan Hastürer
<div class="newsbody"> <div style="margin: 1ex;"> <div><span style="font-size: small;"><strong><em>Türk dış politikasını  iyi bilen isimlerden biriyle konuşmuştum bir süre önce.</em></strong></span><span style="font-size: small;"><strong><em>Kıbrıs’ı da çok iyi bilen birisi.</em></strong></span><span style="font-size: small;"><strong><em>Sorusu şuydu: “Türkiye’nin KKTC Büyükelçisi ne yapmalı?” </em></strong></span><span style="font-size: small;"><strong><em>Yanıtım  şöyle olmuştu: “ Yapacaklarından daha önemli olan yapmaması gerekenlerdir. Öteki büyükelçiler bulundukları ülkelerde hangi diplomatik kurallara uyuyorsa Lefkoşa’daki elçi de o kurallara uyacak.</em></strong></span><span style="font-size: small;"><strong><em> KKTC’de yürütmenin yani Bakanlar Kurulu’nun parçası  olmayacak.</em></strong></span><span style="font-size: small;"><strong><em>Sık sık törenlerde konuşma fırsatı doğsa bile protokol sınırları içinde konuşacak. Hatta mecbur kalmadıkça konuşmayacak.”</em></strong></span> <br /> <p><span style="font-size: small;">Türk dış politikasını  iyi bilen isimlerden biriyle konuşmuştum bir süre önce.</span></p> <p><span style="font-size: small;">Kıbrıs’ı da çok iyi bilen birisi.</span></p> <p><span style="font-size: small;">Sorusu şuydu: “Türkiye’nin KKTC Büyükelçisi ne yapmalı?”</span></p> <p><span style="font-size: small;">Yanıtım şöyle olmuştu: “ Yapacaklarından daha önemli olan yapmaması gerekenlerdir. Öteki büyükelçiler bulundukları ülkelerde hangi diplomatik kurallara uyuyorsa Lefkoşa’daki elçi de o kurallara uyacak. </span></p> <p><span style="font-size: small;">KKTC’de yürütmenin yani Bakanlar Kurulu’nun parçası olmayacak.</span></p> <p><span style="font-size: small;">Sık sık törenlerde konuşma fırsatı doğsa bile protokol sınırları içinde konuşacak. Hatta mecbur kalmadıkça konuşmayacak.”</span></p> <div><span style="font-size: small;">***</span></div> <p><span style="font-size: small;"><strong>Bu nasıl olur? Burası  Yavruvatan, elçi de Anavatan’ın büyükelçisi..</strong></span></p> <p><span style="font-size: small;"><strong>Zaten başımıza ne geldiyse Türkiye sevgimize giyidirlen istismar gömleği sonrasında geldi.</strong></span></p> <p><span style="font-size: small;"><strong>Kıbrıs’a gelen elçiler yıllardır elçiden öte vali gibi davranıyor.</strong></span></p> <p><span style="font-size: small;"><strong>Ya da bizim yöneticilerimizin çıkardığı davetiye ile “elçilikten, valiliğe kayıyor.”</strong></span></p> <div><span style="font-size: small;">***</span></div> <p><span style="font-size: small;">Kıbrıs Türkü’nün büyük  çoğunluğunda elçinin yaklaşımlarıyla ilgili duyarlılık  birikimi var.Daha önce yazdım, Halil İbrahim Akça, “tasfiye memuru” gibi de görüldü. Göreve başladığı günün ertesinde, “<strong>Sayın Akça, Büyükelçi kalın, Vali olmayın...” </strong> başlıklı yazımı okurlarla buluşturdum.</span></p> <p><span style="font-size: small;">O yazımın bir bölümü  şöyleydi:</span></p> <p><span style="font-size: small;"><strong>“Halil İbrahim Akça, Türkiye Cumhuriyeti’nin Büyükelçisidir.</strong></span></p> <p><span style="font-size: small;"><strong>KKTC, Türkiye Cumhuriyeti’nin bir ili değildir. Halil İbrahim Akça da VALİ  DEĞİLDİR.</strong></span></p> <p><span style="font-size: small;"><strong>Akça, dışişleri kökenli olmayan dördüncü büyük elçidir.</strong></span></p> <p><span style="font-size: small;"><strong>Emin Dırvana, Cahit Bayar, Ertuğrul Kumcuoğlu ve Halil İbrahim Akça...</strong></span></p> <p><span style="font-size: small;"><strong>Kıbrıs sorunu Türkiye için önemlidir.</strong></span></p> <p><span style="font-size: small;"><strong>Ancak görünen o ki Türkiye, Kıbrıs sorununu çok iyi bilen bir büyükelçi yerine parasal işleri iyi bilen bir ismi büyükelçi olarak atamayı  tercih etmiştir.</strong></span></p> <p><span style="font-size: small;"><strong>Hem de KKTC’de istemeyeni çok olan bir ismi.</strong></span></p> <p><span style="font-size: small;"><strong>UBP Hükümeti’nin kamu oyu önünde söylediklerini boşverin, çalışanların tepkiyle karşıladığı ekonomik paketin Ankara’nın isteğinden öte dayatması olduğu bir biçimde seslendiriliyor.</strong></span></p> <p><span style="font-size: small;"><strong>“Yani Ankara’ya KKTC’nin IMF’si gömleği giydirildi.</strong></span></p> <p><span style="font-size: small;"><strong>Halil İbrahim Akça da IMF’nin acı  reçetesinin uygulanmasını sağlamak için atanmış isim.”</strong></span></p> <p><span style="font-size: small;"><strong>Halil İbrahiç Akça, büyükelçiden öte vali gibi davranırsa işi zordur...”</strong> </span></p> <div><span style="font-size: small;">***</span></div> <p><span style="font-size: small;">Akça, gelip göreve başlarken sessiz bir karşılama oldu.</span></p> <p><span style="font-size: small;">Büyükelçi atanmasına karşı olan siyasi partiler ve sendikalar, Halil İbrahim Akça, adaya gelip göreve başlarken eylem yapmadı.</span></p> <p><span style="font-size: small;">Ancak çok iyi biliniyordu ki Akça, yakın takip altındaydı.</span></p> <p><span style="font-size: small;"><strong>DAÜ  Kariyer Günleri’nin açılışında konuşunca, bir anlamda bombanın pimini çekti. Akça, orada yaptığı konuşmada elçi ya da validen öte IMF yetkilisi gibi konuştu. KKTC’de  “bedeli hep Türkiye ödesin” gibi yerleşmiş anlayış bulunduğuna vurgu yapan Akça, “Bedeli Türkiye ödeyip değişim yapılabilir ancak kalıcı olmaz. Toplumun sahiplenmesi gerekir ki kalıcı olsun” dedi</strong></span></p> <p><span style="font-size: small;"><strong>Kıbrıslı  Türkler arasında “Bedeli Türkiye ödesin” diye yaygın bir anlayış var mı?</strong></span></p> <div><span style="font-size: small;"><strong>Bana göre HİÇ YOK.</strong></span></div> <p><span style="font-size: small;"><strong>Kıbrıslı  Türkler, 1963-1974 arası gerçekten çok zordaydı.</strong></span></p> <p><span style="font-size: small;"><strong>Kıbrıs Cumhuriyeti yapısının dışında kalınmış, yaşamın  çok zor koşullarda sürdüğü  kantonlarda resmen yaşam savaşı veriliyordu.</strong></span></p> <div><span style="font-size: small;"><strong>O koşullarda ekonomik yok.</strong></span></div> <div><span style="font-size: small;"><strong>Üretim yoktu.</strong></span></div> <p><span style="font-size: small;"><strong>Herkes bir isim altında maaş alıyordu.</strong></span></p> <p><span style="font-size: small;"><strong>Mücahit, memur, öğretmen, kamu çalışanı, yoksul...</strong></span></p> <p><span style="font-size: small;"><strong>Türkiye’den başka yardım yapacak olan da yoktu. Para da Türkiye’den geldi, gıda yardımı  da.. </strong></span></p> <p><span style="font-size: small;"><strong>Kıbrıs Türkü, o günleri unutmaz.</strong></span></p> <p><span style="font-size: small;"><strong>Şimdilerde, “ Ankara, ne paranı, ne memurunu ne de paketini istemiyoruz” diye pankart açan KTÖS o dönemde, “ Osmanlı zamanında getirilip bu adada bırakıldık, bize yardım etmek zorundadırlar” diyordu. Hatta bu içerikte konuşmalar yapıldığı için KTÖS yöneticileri aleyhine yasal işlem de yapılmıştı.</strong></span></p> <p><span style="font-size: small;">***<br /> 1974 sonrası tüm olumsuzluklara rağmen Kuzey Kıbrıs’ta bir ekonomik yapı oluştu. Eğer kontrol dışı nüfus akışı olmasa var olan ekonomik hareketlilik Kıbrıslı Türklerin KRAL GİBİ YAŞAMASINA yeter de artar bile.</span></p> <p><span style="font-size: small;">Devlet yapısı hantal ve sürdürülebilir değilse, bunun suçlusu ya da suç ortağı yine Ankara’dır.</span></p> <p><span style="font-size: small;">Bu tür polemiklerin yararına inanmam.</span></p> <p><span style="font-size: small;">Sayın Büyükelçi, alışılmış yaklaşımların dışına çıkarak Kuzey Kıbrıs gerçeğine baksa eminim yaklaşımları çok daha farklı olacak.</span></p> <span style="font-size: small;">Günün sözü:</span><span style="font-size: small;"><strong>Hesaplaşma olacaksa, karşılıklı  alacak verecek masaya konur</strong></span></div> </div> </div>