Hukuk, Türkiyeye, KKTCye, kurumlara ve makamlara hakareti, düşünce özgürlüğü olarak niteleyebilir mi? 05.05.2011
<p><span style="color: #000000; font-size: small;">urt dışında olduğum için, Şener Elcil’in gazetemiz aleyhine açtığı davanın ancak son duruşmasını izleyebildim. Bu duruşmada tarafların avukatları mahkemeye hitaplarını yaptılar…Şener Elcil’in avukatı Ali Fevzi Yaşilada’nın hitabında beni düşündüren bir yaklaşım vardı.</span><br /><span style="color: #000000; font-size: small;">Yeşilada, müvekkili Şener Elcil’in Türkiye ve KKTC’ye karşı kullandığı hakaretamiz ve aşağılayıcı ifadelerin “düşünce özgürlüğü” kapsamında olduğunu, KKTC Anayasası’nın düşünce özgürlüğünü güvence altına aldığını, Volkan’ın da Şener Elcil’e, kullandığı ifadeler nedeniyle “terbiyesiz” demesinin düşünce özgürlüğüne bir saldırı olduğunu iddia etti.</span><br /><span style="color: #000000; font-size: small;">Bir başka deyişle Yeşilada da müvekkili Şener Elcil gibi, Türkiye’ye “Kıbrıs Türklerini yok etmeye çalışan işgalci, sömürgeci, asimilasyoncu devlet”, KKTC’ye “işgal sonucu yaratılan ayrılıkçı kukla rejim”; KKTC Cumhurbaşkanı’na, hükümetine, Bakanlarına, milletvekillerine, Meclisi’ne “ işgalci Türkiye’nin uşakları, kuklaları” diye hakaret edip aşağılamanın, düşünce özgürlüğü kapsamında olduğunu ve bunları söyleyenlerin Anayasanın koruması altında bulunduğunu” ileri sürüyor...</span><br /><span style="color: #000000; font-size: small;">Ona göre, bu hakaretleri yapanlara “terbiyesiz” demek düşünce özgürlüğü ve uyarı amaçlı siyasi bir eleştiri değil, hakarettir, o nedenle cezalandırılmalıdır…</span><br /><span style="color: #000000; font-size: small;">Bunun Türkçesi, KKTC’ye, Türkiye’ye ve KKTC makamları ile kurumlarına saldırının serbest, bu saldırıları yapan işbirlikçi küstahlara karşı ses yükseltmenin ise suç sayılıp cezalandırılması gerektiğidir…</span></p>
<p><span style="color: #000000; font-size: small;">EN BÜYÜK ÇELİŞKİLERİ</span><br /><span style="color: #000000; font-size: small;">Bu anlayış yozlaşmanın, çürümenin, Türkiye ve KKTC düşmanlığının aldığı son şekildir…</span><br /><span style="color: #000000; font-size: small;">KKTC’ye karşı çıkanların, KKTC’yi, yasalarını, kurumlarını “kukla” ve “sahte” olarak niteleyenlerin, güçlü bir tepki görünce o aşağıladıkları devletin kurumlarına, mahkemelerine,yasalarına, yargıçlarına, Anayasasına sığınmaları çok ilginç bir paradokstur. </span><br /><span style="color: #000000; font-size: small;">Mahkemenin 31 Mayıs’ta vereceği karar açıklanınca, KKTC hukuk ve adalet sisteminin, Şener Elcil ve avukatları ile aynı değerlendirme içinde olup olmadığını görecek ve kararı o zaman yorumlayacağız…</span><br /><span style="color: #000000; font-size: small;">Mahkeme, Şener Elcil’i davasında haklı görürse, bundan böyle Türkiye’ye “Kıbrıs Türklerini yok etmeye çalışan işgalci, sömürgeci, asimilasyoncu devlet”, KKTC’ye “işgal sonucu yaratılan ayrılıkçı kukla rejim”; KKTC Cumhurbaşkanı’na, hükümetine, Bakanlarına, milletvekillerine, Meclisi’ne “ işgalci Türkiye’nin uşakları, kuklaları” diye hakaret edip aşağılamak, düşünce özgürlüğü kapsamında olacak ve bunlara tepki gösterip “terbiyesizlik yapmayın” demek ise “suç” olacaktır….</span></p>
<p><span style="color: #000000; font-size: small;">AFRİKA’NIN DEMAGOJİSİ</span><br /><span style="color: #000000; font-size: small;">Şener Elcil ile aynı terminolojiyi kullanarak Türkiye ve KKTC’ye saldıran ve onun basındaki avukatlığını yapan Afrika gazetesi, önceki gün Afrika’dan mektup köşesinde yaptığı değerlendirmede, bunun tam tersini iddia etti. Afrika, “ VOLKAN haklı bulunursa, o zaman Cumhurbaşkanına, Başbakana, herkese terbiyesiz demek normal hale gelecek” diye yazarak, devam eden duruşmada mahkemeyi etkilemeye çalışmıştır. </span><br /><span style="color: #000000; font-size: small;">Aradan geçen 4 güne karşın kimseden de buna tepki gelmemiştir…Bu yazıyı o nedenle kaleme alarak Şener Elcil’in haklı bulunması durumunda ortaya çıkacak durumu gözler önüne sermek ve herkesi 2 kez düşünmeye sevk etmek istedim…</span><br /><span style="color: #000000; font-size: small;">Afrika gazetesi değerlendirmesinde olayı saptırmaktadır ve büyük bir demagoji yapmaktadır…</span><br /><span style="color: #000000; font-size: small;">Kimsenin kimseye durup dururken “terbiyesiz” demesi söz konusu değildir..</span><br /><span style="color: #000000; font-size: small;">Bizim iddiamız, Türkiye’ye, KKTC’ye, KKTC kurumlarına ve KKTC makamlarına hakaret edip aşağılamanın “terbiyesizlik” olduğudur…Elbette bunu yapanlara da “terbiyesiz” denmektedir, denmeye devam edilecektir..</span><br /><span style="color: #000000; font-size: small;">Çünkü terbiyesizlik yapanlara, her kim olursa olsun, hangi makamda ve görevde bulunursa bulunsun “terbiyesiz” demekten daha doğal bir şey olamaz…</span><br /><span style="color: #000000; font-size: small;">Bu devletin Cumhurbaşkanı, Başbakanı, Bakanları, Şener Elcil gibi, Türkiye’ye “işgalci” ve temsil ettikleri devlete “kukla”, kendi kendilerine de “ Türkiye’nin kuklası ve uşağı” diyemeyeceklerine göre, onlar için durup dururken “terbiyesiz” eleştirisi yapılması söz konusu olamaz…</span></p>
<p><span style="color: #000000; font-size: small;">KKTC HUKUKU DEMAGOJİLERDEN ETKİLENECEK Mİ?</span><br /><span style="color: #000000; font-size: small;">Avrupa Hukuku “Ermeni ve Yahudi soykırımı yoktur” demeyi bile “düşünce özgürlüğü” kapsamında görmeyip bunu belgelerle kanıtlayanları cezalandırırken, Türkiye hukuku Orhan Pamuk davasında olduğu gibi, “Türkler, 30 bin kürdü ve 1 milyon Ermeni’yi katletti” demeyi “düşünce özgürlüğü kapsamında” görmeyip suç sayarak cezalandırırken, KKTC hukuku Türkiye ve KKTC’ye hakareti, aşağılamayı “düşünce özgürlüğü” kapsamında mı değerlendirecektir?</span><br /><span style="color: #000000; font-size: small;">KKTC hukuku bu demagojilerden etkilenip Türkiye, KKTC, KKTC kurumları ve KKTC makamlarına hakareti meşru hale getirecek midir?…</span><br /><span style="color: #000000; font-size: small;">Kendi devletimize, Anavatanımıza, ulusumuza, milli değerlerimize, milli tarihimize hakaret etmeyi, aşağılamayı, dayanaksız suçlamalar ve ithamlarda bulunmayı “demokrasi gereği” ve “düşünce özgürlüğü” kapsamında değerlendirecek midir?</span></p>
<p> </p>