Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, katıldığı bir etkinlikte yaptığı konuşmada Kıbrıs konusuna değindi.
Kıbrıs Türk halkının kendi güvenliğini istediğini ve sonuna kadar da bunun arkasında duracağına işaret eden Akıncı, “Bazı kavramlar hiçbir şeye değiştirilemez bunlar özgürlük, eşitlik ve güvenliktir” dedi.
Kıbrıs Türk halkının, geçmişte, verdiği mücadeleler dikkate alındığı zaman özgür yaşamanın öneminin daha fazla anlaşıldığını söyleyen Akıncı, eşit hiyerarşinin olacağı bir sistem talebinin; Kıbrıs Türk halkının tahakküm altında yaşamak istememesinin somut bir göstergesi olduğunu söyledi.
Akıncı, Kıbrıs Türk halkının bireysel ve toplumsal anlamda eşitlik talebi de olduğunu kaydetti.
Önemli bir kavram olan güvenliğin de iki boyutlu olduğunu söyleyen Akıncı, can ve mal güvenliği ile statünün güvence altında olması gerektiği üzerinde durdu.
Akıncı, müzakere sürecinde gelinen aşamada garanti ve güvenlik konularının ayrıntılı olarak masaya gelmediğini belirterek, güvenlik ve garantilerin sürecin en sonunda gündeme geleceğini anımsattı.
“Öncelikle neyin garanti edileceği, neyin güvence altına alınacağı ortaya çıksın, konular ondan sonra ele alınacaknoktasında bir uzlaşma vardır. Zaman zaman Rum tarafı belli nedenlerle bu uzlaşmanın dışına çıkmaya çalışıyor. Ancak günün sonunda olacak olan benim söylediğimdir”
Kıbrıs Türk tarafının, yaşananlardan esinlenerek iki tarafında kabul edebileceği ortak paydayı yaratabilme çabası içerisinde olduğunu vurgulayan Akıncı, bunun da Türkiye ile birlikte yakın istişare içerisinde yapıldığını söyledi…
Akıncı, Kıbrıs Türk halkının kendi güvenliğini istediğine ve sonuna kadar da bunun arkasında duracağına işaret etti.
Kıbrıs Türk halkının bu topraklarda sayıca az olduğunu ifade eden Akıncı, Kıbrıs Türkü’nün güvence konusunun takipçisi olmasının anlayışla karşılanması gerektiğini belirtti.
“Kıbrıs Türk halkının kendi güvenliğini Türkiye’nin güvencesinde görüyor. Yani Kıbrıs Türk halkına “merak etmeyin, AB’ne giriyoruz. Hep birlikte orada olacağız. Dolayısı ile başka garantilere ne gerek var” gibi söylemlerin, karın doyurmadığı net ortadadır. Dolayısı ile taraflar bu konuda birbirini ikna etmeye çalışmamalıdır. İkna edici olacak olanın sürecin ileriye taşınması, yıllar içerisinde iki toplumun birbirine daha da güvenmesi, ortak çıkarlarda, anlayışlarda buluşabildiklerini görebilmeleri, bunu kanıtlayabilmeleri ve gelecekte geçmişte yapılan yanlışlarda iki tarafın da kaybedeceği çok şeyin olduğu anlayışının yerleşmesi ve yeni bir paradikmanın oluşması, ancak o zaman bu söylemlerin bir değeri olacaktır”
Akıncı, Kıbrıs Türk halkının kendini emniyette hissetmesinin karşı taraf için bir tehdit algısı oluşturma nedeni olmadığına işaret etti.
Geçmişte de bir tehdit konusu olmadığını, 1974 yılında durup dururken diğer topluma bir tehdit yaratılmadığını söyleyen Akıncı, “Türkiye istikametinden bir hareket gelmişse bunun mutlaka bir nedeni vardır” dedi.
Akıncı, 15 Temmuz 1974 yılında Yunan darbesi olmasaydı, 20 Temmuz’da da Türk müdahalesinin gerçekleşmemiş olacağını söyledi.
“İki toplumlu, kesimli, iki tarafın birbirine tahakküm edemeyeceği bir anlaşmanın ortaya çıkarılması halinde bunun nasıl garanti edilebileceği noktasında, şu temel ilkeyi gözeterek, Kıbrıslı Türkler için Türkiye’nin güvencesinin devam edeceği, onların da bundan bir tehdit algısı hissetmeyecekleri bir formülün üzerinde tartışarak uzlaşılabileceği kanaatindeyim”
Akıncı, askeri birtakım güvenlik kavramlarının da ileride yerini alabilecek yeni kavramların oluşabileceğinin değerlendirilmesi gereği üzerinde durdu.
Doğu Akdeniz’de çatışma alanı olabilecek doğal gaz yataklarının işbirliği haline dönüştürmenin akıl işi olduğunu belirten Akıncı, Rum tarafının tek yanlı olarak bu girişimlerini sürdürmek yerine, Kıbrıs Türk tarafının da bu kaynaklarda ortaklık payı olduğu ve doğal gazın en akılcı, hızlı ve ucuz yolunun da Türkiye üzerinden hem Türkiye’ye hem Avrupaya ulaştırmak olduğunu içleştirmesi bilinci içerisinde olması ile yeni bir ufuk açılacağını söyledi.
Akıncı, elektrik konusunda yeni bir deneme daha yapılacağını ve bu deneme ile bu sistemlerin kalıcı olarak enterkonnekteolmasının sağlanacağını, bunun varılmış bir mutabakat olduğunu söyleyerek, bundan iki tarafın da yarar sağlayacağını belirtti.
Akıncı, Türkiye’den gelen sudan da adanın bütününün yararlanma olasılığı sözkonusu olduğunu kaydetti.
“Yeni karşılıklı bağımlılıklar yaratıldıkça ve bu yıllar içerisinde iki tarafa da yararını gösterdikçe yeni paradikma değişimlerine yol açacaktır. Yeni anlayışlar geliştirecektir.ve belki güvenlik kavramı çok daha farklı boyutlara ulaşacaktır”