TALAT’I MİLLİ DAVA’YA ORTAK ETMEK İSTEDİLER... Wikileaks belgelerinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ndeki milliyetçi unsurların, çözüm yanlısı Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ve Başbakan Ferdi Sabit Soyer’i Anavatan’daki “derin devlet”in politikalarına uyumlu daha sert bir çizgiye çekmek amacı ile olaylar üretildiği ve kışkırtıcıların “milli dava” Kıbrıs oyununu sahneleyerek Türkiye’de yapılacak parlamento ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde etkili olamaya çalıştıkları belirtildi
- UBP YARAR SAĞLAYAMADI... Yürütülen milliyetçi kampanyanın Talat’ı tedirgin ederek, 8 Temmuz Anlaşması çerçevesindeki görüşmeleri tasarlarken tereddüt etmesinin sağlandığına işaret edilen belgede bir dizi seçim yenilgilerinin ardından hala daha toparlanmaya çalışan, Tahsin Ertuğruloğlu’nun UBP’sinin ve diğer milliyetçi partilerin, Talat’ın gittikçe azalan siyasi imajından yarar sağlayabilecek bir noktaya gelemediklerine dikkat çekildi
- CTP HÜKÜMETİNE DESTEK DEVAM... Yaşanan tüm milliyetçi saldırı ve provokasyonlara rağmen Ferdi Sabit Soyer halkın desteğinin kendileri ile olmaya devam ettiği inancını kaybetmedi. Soyer Amerikan Büyükelçisi’ne, Kıbrıslı Türklerin çoğunluğunun halen “hükümete” destek vermeye devam ettiklerinin garantisini verdi
- SİYASİ DALGA SAĞA DÖNDÜ...Soyer’in halkın desteğinin kendileri ile olmaya devam ettiği konusunda Amerikalılara garanti vermesine rağmen Lefkoşa’daki Amerikan Büyükelçiliği aynı fikirde değildi. Elçilik Kıbrıs Türk toplumu içerisinde, Kıbrıs sorununa çözüm umutlarının azalmakta olduğunu ve siyasi dalganın sağa döndüğünü Washington’a rapor etti
- SOYER TAŞI GEDİĞİNE KOYDU...Orgeneral Kıvrıkoğlu’nun Ferdi Sabit Soyer’in elini sıkmaması ile ortaya çıkan kriz büyürken, Soyer’in Şehitleri Anma töreninde yaptığı ve asker ile yaşamakta oldukları gerginliği azaltma yönündeki konuşma sonrasında dönemin GKK Komutanı Mehmet Eröz’ün Soyer’in elini sıkması Amerikalılar tarafından “taşı gediğine” koyma olarak yorumlandı
“Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ndeki” milliyetçi unsurların, çözüm yanlısı “Cumhurbaşkanı” Mehmet Ali Talat ve “Başbakan” Ferdi Soyer’i Anavatan’daki “derin devlet”in politikalarına uyumlu daha sert bir çizgiye çekmek
Wikileaks belgelerinde dönemin Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hayri Kıvrıkoğlu’nun Başbakan Soyer’in elini sıkmaması ile yaşanan kriz, bayrak krizi, banyodaki çocukların fotoğrafı ve ölüm nedenleri konusunda yaşanan tartışmaya geniş yer verilirken, askerin CTP ve Talat’ı köşeye sıkıştırmak ve Talat’ı milliyetçi çizgiye itmek için devrede olduğu mesajı verildi.
Nisan 2007’de yazılan belgede dönemin Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’ın kendisini hedef alan milliyetçi saldırılardan etkilendiği ve çözüm yanlısı çizgisinden gerilediği ileri sürüldü.
Türk derin devleti ile AKP arasındaki hesaplaşmanın Kıbrıs’ta yapıldığı belirtilen belgede, Türkiye’de yapılacak seçimler öncesinde Kıbrıs kartının seçimlerde kullanılması hedefiyle adada milliyetçiliğin tırmandırıldığına işaret edildi.
CTP Hükümeti’nin özellikle Lokmacı Köprüsü krizi sırasında Talat’la asker arasında yaşanan gerginlikten olumsuz etkilenildiği düşüncesi ile Kıvrıkoğlu’nun Soyer’in elini sıkmaması ile ortaya çıkan krizde tansiyonu aşağıya çekmek için gayret sarfettiği kaydedilen belgede, bu nedenle dönemin Başbakanı Soyer’in “Şehitleri Anma” töreninde yaptığı konuşmada Türkiye ile “KKTC” arasında kırgınlık olamayacağını ifade ederek, askeri yatıştırıcı sesler çıkardığına dikkat çekildi.
Adada CTP ve Talat aleyhine yürütülen kampanyaya rağmen Tahsin Ertuğruloğlu’nun UBP’sinin istenen kamu desteğini sağlayamadığı vurgulanan belgede Tahsin Ertuğruloğlu’nun Amerikalılara istedikleri desteğe ulaşamadıklarını itiraf ettiğine de yer verildi.
Belgenin tam metni şöyle:
Referans Betimlemesi |
Üretim Tarihi |
Yayınlandığı Tarih |
Sınıflandırma |
Menşe |
Elçilik Lefkoşa |
VZCZCXRO5632
OO RUEHDBU RUEHFL RUEHKW RUEHLA RUEHROV RUEHSR
DE RUEHNC #0301/01 0950757
ZNY CCCCC ZZH
O 050757Z APR 07
FM AMEMBASSY NICOSIA
TO RUEHC/SECSTATE WASHDC IMMEDIATE 7713
INFO RUEHZL/EUROPEAN POLITICAL COLLECTIVE IMMEDIATE
RUCNDT/USMISSION USUN NEW YORK IMMEDIATE 0833
RUEHBS/USEU BRUSSELS IMMEDIATE
C O N F I D E N T I A L SECTION 01 OF 03 NICOSIA 000301
SIPDIS
SIPDIS
DEPARTMENT FOR EUR/SE
E.O. 12958: DECL: 04/01/2017
EKLENTİLER: PREL PGOV UNFICYP CY TU
KONU: MİLLİYETÇİLER VE “DERİN DEVLET” “KKTC”DE KAZAN KAYNATIYORLAR
REF: A. NICOSIA 140
¶B. NICOSIA 151
Sınıflandırma: Büyükelçi Ronald Schlicher, amiller.4 (b), (d)
¶1. (C)ÖZET: Son aylarda, “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetindeki” milliyetçi unsurların, çözüm yanlısı “Cumhurbaşkanı” Mehmet Ali Talat ve “Başbakan” Ferdi Soyer’i anavatandaki “derin devlet”in politikalarına uyumlu daha sert bir çizgiye çekmek amacı ile olaylar üretmekte ve/veya istismar etmekte olduğu anlaşılmaktadır. Kışkırtıcılar “milli dava” Kıbrıs oyununu sahneleyerek Türk parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimlerini de etkile niyetinde olabilirler.
Bu kampanyanın Ankara’daki başarısını ölçmekle birlikte, buradaki milliyetçi tam tamlar Talat’ı tedirgin ederek, 8 Temmuz Anlaşması çerçevesindeki görüşmeleri tasarlarken tereddüt etmesini sağladı. Bir dizi seçim yenilgilerinin ardından hala daha toparlanmaya çalışan, Tahsin Ertuğruloğlu’nun UBP’si yerel milliyetçi partiler, Talat’ın gittikçe azalan siyasi imajından yarar sağlayabilecek güvenilir bir muhalif mesaj oluşturmayı başaramadılar. Nitekim, Soyer, Büyükelçi’ye, Kıbrıslı Türklerin çoğunluğunun halen “hükümete” destek vermeye devam ettiklerinin garantisini verdi.
Bununla birlikte, Kıbrıs Türk toplumu içerisinde, Kıbrıs sorunu çözüm görüşmelerinde hareketlenme umutlarını azaltan, siyasi dalganın sağa dönmüş olduğu gibi görünmekte. ÖZET SONU.
--------------------------------
İLİŞKİLER GİTTİKÇE ÇİRKİNLEŞMEKTE
--------------------------------
¶2. (C) “Cumhurbaşkanı” Talat’ın CTP’sinin önderliğindeki “hükümet” ile Türk “derin devlet”inin yerel temsilcileri arasındaki ilişkiler gittikçe gerginleşmekte.(Ref.A) Ankara’nın seçimlerine çok az bir zaman kala, Kıbrıs’taki katı Türk milliyetçileri anavatandaki siyasi sürecin içerisine Kıbrıs kartını enjekte etme eğiliminde oldukları anlaşılmaktadır. AKP (Talat ve CTP’yi kuvvetle destekleyen) Türkiye’deki seçimlerde gerilemesi halinde, Kıbrıs Türk toplumu içerisindeki çözüm karşıtı milliyetçiler, 2004 Annan referandumundan ve Denktaş rejiminin sona ermesinden beridir sürgünde yaşamakta oldukları siyasi çölden çıkmayı umut etmektedirler. Sağ kanat gruplar, bu nedenle, -sık sık Anavatan’dan gelen burada konuşlanmış askeri makamların küstahlığa varan açık desteğini alarak- Talat, Soyer ve CTP’ye karşı saldırılarını artırdılar. Yakınlarda meydana gelen bir dizi olaylar, tümü de Kıbrıs Türk basınında geniş yer buldu, Talat yönetimine karşı sürdürülen tepkisel eleştirilere malzeme hazırladı.
Bu olayların imal edilip edilmediği veya birer fırsat hedefleri olarak bunlara sarılıp sarılmadığı kesin olmamakla birlikte, bunların bir zamanlar çözüm yanlısı liderliğine karşı yürütülen bir milliyetçi karalama kampanyası olup olmadığı kesin olarak bilinmemekte ancak tümü de göz önüne alındığı zaman Kuzey’in bir zamanlar çözüm yanlısı liderliğine karşı bir karalama kampanyası gibi tütmekte.
---------------
Daha Fazla Bayrak?
---------------
¶3. (SBU)Örneğin, ocak ayında, kendilerini “Bayrak Zirvede Örgütü” diye adlandıran bir örgüt, Lefkoşa’ya yakın göze çarpan bir dağ eteğine boyanmış yarım mil uzunluğundaki Türk Bayrağının cafcaflı tamamlayıcısı olacak olan, iki dev bayrağı Beşparmak (Yunanca, Pentadactylos) Dağları’nın zirvesine dikmek için açıkça lobi faaliyetlerine başladılar. Örgütün, projenin gerçekleştirilmesi için gereken 80000 YTL’yi toplayabilmek için bağış toplayıcıları tuttuğu bildirilmekte. Şubat ayı başlarında ise, üyelerinin Beşparmak eteklerinde düzenlemiş oldukları ağaç dikme etkinliği aracılığı ile basında daha fazla yer almayı başardılar.
Halen Talat’ı destekleyen medyanın geneli, oksijene duyulan ihtiyacı öne çıkarmaya çalışırken, çok azı bayrak inisiyatifini eleştirdi.
Çözüm yanlısı bir aktivist bize özel olarak Kıbrıslı Türklerin birçoğunun bu türden parmağım-gözüne tavırlarının çözüm arayışlarını zorlaştırmaktan başka bir işe yaramadığını bilmesine karşın, çok az insanın “bayrağa karşı” konuşuyor gibi görünmekten çekinmediğini söyledi.
1963 “Banyo Katliamı” İle İlgili Tartışmalar Dayanılmaz
--------------------------------------------- ----------
¶4. (SBU) Şubat sonlarında Kıbrıs Türk toplumunda ikon haline gelmiş bir fotoğraf üzerine yapılan kamuoyundaki tartışmalar milliyetçiler hemen tepki verdiler. Fotoğraf 1963 Aralığında toplumlararası çatışmalar patlak verdiğinde Kıbrıslı Türk bir ailenin Lefkoşa’daki evlerindeki banyoda vahşice katledilmelerini resmetmektedir. Katillerin genel olarak Kıbrıslı Rum EOKA gerillaları olduğuna inanılmaktadır; suç mahallinin resmi her Kıbrıslı Türk’ün beynine kazınmıştır, uzun zaman önce “hükümet” yetkilileri evi bugün çok ziyaret edilen “Barbarlık Müzesi’ne” dönüştürmüşlerdi.
NICOSIA 00000301 002 OF 003
Eski bir Türk Mukavemet teşkilatı (TMT) üyesi, 27 Şubat’ta seçkin “Kıbrıs” Gazetesi ile yaptığı röportajında, kendisinin cesetleri (evin) başka yerinde bulduğunu ve daha büyük şok etkisi elde etmek amacı ile onları banyo küvetine taşıdığını iddia etmesi, fotoğrafın çekilmiş olduğu koşullar üzerine şüphelerin olunmasına neden oldu. Aşırı-sol “Afrika” Gazetesi daha da ileri giderek, toplumlar arası çatışmalara son vermek için Türkiye’nin müdahalesine provoke etmek amacı ile cinayetlerin Türk milliyetçileri tarafından işlendiği yönündeki iddiaları yayınladı.
¶5. (SBU) Çok az seçkin Kıbrıslı Türk Afrika’nın olaylarla ilgili revizyonist versiyonunu onayladı ( ve aslında, ailenin öldürüldüğü yer ile ilgili bazı kuşkular olmasına rağmen, gerçekte EOKA dışında başka birilerinin tetiği çektiğine dair herhangi bir kanıt ortaya çıkarılmadı) Bununla birlikte, başını Kıbrıs Türk Mücahitler Derneği’nin çektiği, emekli milliyetçi gruplar, hikayenin basında yer almasını, Kıbrıs Rum “barbarlığı”nın kamuoyunda yeniden tartışmaya açmak - ve geçmişten gelen olayın “resmi” versiyonunu sorgulamak isteyen her kesimi vatan hainliği ile suçlamak için kullandılar. Kurbanların kocası/babası, eski askeri doktor, STÖ’ler ve benzer şekilde siyasi partiler tarafından “Şehitler Günü” etkinliklerine katılımı büyük bir coşku ile karşılanan, emekli Tuğgeneral Nihat İlhan’ın, adaya getirilmesini organize ettiler.
Yorum yapması için baskı altına alınan Talat, milliyetçi Türklerin katliamı düzenlediği iddialarını “yanlış ve utanç verici” olarak tanımladı. Diğer siyasiler alelacele İlhan’a ve Türkiye’ye desteklerini beyan ettiler.
-----------------------
Elini Sık? Asla!
-----------------------
¶6. (U)18 Mart’ta İlhan onuruna düzenlenen bir resepsiyon yemeğinde, adadaki Türk kuvvetlerinin komutanı Korgeneral Hayri Kıvrıkoğlu’nun “Başbakan” Ferdi Soyer’in elini sıkmayı reddettiği iddiası “bir el sıkışma krizinin” patlak vermesine neden oldu. İkisinin yemekte tartıştıkları, söylenenlere göre, Soyer hiddetle dışarı fırlamış. Atışmanın “ifşaatını” gazetede yayınlayan, sağcı bir gazeteciye göre, Kıvrıkoğlu, Soyer’e, o gün erken saatlerde gerçekleşen, partisinin genel kurulunda Milli (Türk) Marşı’nı çaldırtmayan veya Atatürk’ün resmini ve Türk bayrağı astırmayan bir “başbakanın” elini sıkmayacağını söylemiş. Soyer General’e, söylenenlere göre, “bizim Türk olduğumuza inanmıyor musunuz ?” diye sordu. Kıvrıkoğlu olduğunuzu ispat ediniz!” diye yanıtladı.
¶7. (C)Soyer-Kıvrıkoğlu tartışmasına tepkiler genişledi ve ideolojik saflar arasında tartışmalara yol açtı. Sağcı UBP’den Tahsin Ertuğruloğlu, generalin davranışına “kötü bir davranışa doğal bir tepki” olarak niteleyerek onay verdi. Olaydan sonraki Büyükelçi ile görüşmesinde Soyer’in “bir ‘Başbakana’ yakışır” şekilde davranmadığı takdirde “çirkin olayları” beklemesi gerektiği yorumunu yaptı. Soyer ve CTP’nin hangi “devlete” ait olduklarına karar vermeleri gerekir dedi.
Emekli Mücahitler Derneği Başkanı Salih Direktör, Soyer’i, kendilerini yeterince savunmadığı, Kıbrıslı Rumların “gönlünü almak” için tarih ders kitaplarını değiştirdiği (Ref B9)ve partisinin genel kurulunda milli marşı söylemeyip sosyalist marşlar söylediği için Kıbrıs Türk halkından özür dilemeye çağırdı.
22 Mart’ta, 18 muhalefet belediye başkanları, Türkiye’ye bağlılıklarını, bayrağa, şehitlere ve milli marşa saygılarını ifade etmek için Kıvrıkoğlu’nu ziyaret ettiler.
¶8. (SBU) İktidardaki CTP’nin üyeleri, partinin sağ kanadını korumak amacı ile, Soyer’in partinin “Türklüğü” savunmasını tekrarladılar. Parti genel sekreteri Ömer Kalyoncu ise, “belirli çevrelerin” -CTP’yi barış yanlışı çizgisi nedeni ile seçen “Kıbrıs Türk halkının özgür iradesine saygısızlık yaparak- el sıkma skandalını kendi siyasi amaçları için kullandıklarına işaret etmekte gecikmedi. UBP’yi Kıvrıkoğlu’nun “arkasına saklanmakla” suçladı. Barış yanlısı STÖ’lerin generali özür dilemeye (ve siyasetten elini çekme) davetleri pek önemsenmedi.
-------------------------------
Olayları Yumuşatmak... Şimdilik
-------------------------------
¶9. (C) CTP önderliğindeki sivil “hükümet” -özellikle de bu yıl içerisinde Ledra Sokağı’ndaki köprünün kaldırılması ile ilgili Talat ve ordu arasında yaşanan morartılar bırakan kavgadan sonra - asker ile açıkça kavganın etkilerinden kesinlikle endişe duymakta idi. “Başbakan” Soyer bu nedenle kamuoyu önünde el sıkışma olayını geride bırakmak amacı ile hamleler yaptı.
NICOSIA 00000301 003 OF 003
25 Mart’taki bir “Şehitleri Anma” töreninde yaptığı konuşmasında, Soyer, Türkiye ile “KKTC” arasında kırgınlık olamayacağını ifade ederek, askeri yatıştırıcı sesler çıkardı. Söylenenlere göre, Kıvrıkoğlu’nun yardımcısı, Tümgeneral Mehmet Eroz’ün hemen Soyer’in elini sıkarak taşı gediğine koydu.
Ancak bu sevimlilik gösterisinin tamamen etkili olup olmadığı kesin değildir. Nisan tarihli basın, Kıvrıkoğluna atıf yaparak kendisinin Soyer’i Türklüğe gösterdiği saygısızlık nedeni ile hiçbir zaman affetmeyeceğini söylediğini haber yaptı.
¶10. (C) Özel görüşmemizde, CTP içerilileri asker ve müttefiki UBP ile olan soğuk savaşın henüz bitmekten çok uzak olduğunu anladıklarını belittiler. 27 Mart’ta Soyer Büyükelçi’ye özel olarak çözüm karşıtı (hem buradaki hem de Anavatan’daki) güçlerin kendisinden “nefret” ettiklerini söyledi. Milliyetçi güçlerin, Talat’ın partisini kendi yapısına uymayan sert adımlar atmaya provoke ederek, CTP’nin çözüm yanlısı tabandaki desteğini çökertmeye çalıştıklarını söyledi. Soyer devamla, UBP’nin adadaki gerginliği istismar ederek Türkiye’de yaklaşmakta olan cumhurbaşkanlığı seçimlerine çomak sokmayı umduğunu belirtti. Buna rağmen, “Başbakan” Kıbrıslı Türklerin çoğunluğunun halen “hükümeti” desteklediğinden emin olduğunu ifade etti.
¶11. (C) CTP’nin en önemli varlığı, aslında, kuzeydeki milliyetçi duyguların zayıflığı olduğu kanıtlandı. Kıbrıs Türk toplumu içerisinde Kıbrıs’ın yeniden birleşmesine yönelik umutların ve AB’ye olan desteğin hızla düşmüş olmasına rağmen, Ertuğruloğlu son görüşmesinde Büyükelçiye, kendisinin milliyetçi, çözüm karşıtı UBP’sinin henüz Kıbrıs Türk toplumunun genelinin sempatisini kazanamadığını itiraf etti.
Bununla birlikte, parti “derin devlet”le ideolojik benzerlikleri üzerinden açıkça yarar sağlamaya çalışmaktadır. Güvenilir dedikodulara göre ordu zaman içerisinde kesin olarak daha fazla kamu desteği toplayacağın umut ettiği UBP’ye, emekli askeri gruplara ve diğer milliyetçi gruplara mali destek sağladığı ile çalkalanmaktadır.
-------------------------------------
Ancak Gerginlik Yeniden Tırmanabilir
-------------------------------------
¶12. (C)YORUM: Henüz Beşparmak, Banyo Katliamı ve el sıkma kavgasının bağlantılı olduğunu gösteren bir kanıt göremedik. Talat, Soyer ve CTP’nin itibarını zedelemek amacı ile daha büyük bir planın parçası olarak bu skandalların milliyetçi güçlerle imal edilen olaylar olduğu kesin değildir. Bununla birlikte, sağ kanat bu ve benzeri olaylardan yararlandılar ve kendisine daha fazla siyasi güç kazandıracağı ümidini beslediler.
Kamuda devam eden banyo küveti ve el sıkma tartışmasının söneceği kesin görünmekle birlikte, “KKTC Hükümeti” ile milliyetçi güçler (UBP, Serdar Denktaş’ın DP’si, Türk ordusu ve Kıbrıs Türk Mücahitler Derneği gibi ordu vekilleri dahil) arasındaki husumet Türk seçimleri yaklaştıkça yeniden diklenecek gibi görünmekte. Kuzey Kıbrıs’taki gerginlik kısmen de olsa Erdoğan’ın AKP’si ve Anavatan’daki “derin devlet” savaşının tezahürüdür.
¶13. (C) Bu arada, Soyer’in milliyetçilerin Talat’ı sağa döndürmek için provoke etme girişimleri korkuları sağlam temelli olmaktan öteyedir; biz böyle bir dönüş gerçekleşti diyebiliriz. Kanıt için sadece 8 Temmuz sürecine bir göz atmak yeterlidir. 8 ay önce anlaşmayı imzalamasına ve Kasım ayında da bunu uygulayacağını BM Özel Temsilcisi Gambari ile mektup teatisinde taahhüt etmesine karşın “Cumhurbaşkanı” Talat bu belgeden kurtulmaya ve Kıbrıs Sorunu görüşmelerinde, Kıbrıs Rum tarafı açısından kesinlikle başlangıç olamayacak olan, temel olarak Annan Planı’na geri dönüş yapmaya çalışmaktadır. Talat’ın geriye esneksizliğe doğru kayışının temelinde milliyetçi baskılar yattığı şüphe götürmezdir.
SIPDIS
14 (C)Talat’ın hem içte hem de uluslararası alanda güvenirliliğine siyaseten en çok katkı koyacak olan onun çözüm yanlısı eski temposuna geri dönmesi ve Gambari çerçevesine destek vermesidir; özelliklede kendi karakterine uymamasına rağmen KC Başkanı Papadopulus’un esneklik göstererek siyasi kazanımlar sağlamaya başladığı bu anda.
Büyükelçi, Talat, Soyer ve diğer Kıbrıslı Türk liderlerle görüşmelerinde, aktif bir BM sürecinin, kuzey Kıbrıs’taki milliyetçiler ile çözüm yanlıları arasındaki gerilimi azalmasına yardımcı olacağına ve adanın anavatandaki Türk iç politikalarına ve Türkiye AB katılım görüşmelerine malzeme olmasına son vereceğinin altını çizdi.
Her ne kadar da Kıbrıslı Türklerin ciddi katılımı için Ankara’nın - hem AKP’nin hem de ordunun- teşvikine ihtiyaç duyulmasına rağmen, biz Çalışma Grupları/Teknik Komiteler sürecinin hemen başlatılması çağrısını yapmaya devam edeceğiz. YORUM SONU.