Bindiğimiz dalı kesiyoruz 25.10.2011

Yayınlanma: 17.09.2025 18:29 · Yazar: Hüseyin Ekmekçi

Üniversiteler, bu noktaya kolay gelmediler… DAÜ’nün temellerini düşünün… YDÜ’nün… GAÜ nereden nereye geldi? LAÜ, Lefke’de kolay mı tutunuyor sizce? Ama biz ne yapıyoruz? Bindiğimiz dalı kesiyoruz. Öğrenciler açısından “huzur adası” olan KKTC, tam da bu dönemde, özellikle de Türkiye’de çok kötü tartışılıyor Baksanıza bir Türkiye’deki internet sitelerine… Neler neler, ne yorumlar var biliyor musunuz? Birisi diyor ki, “KKTC üniversiteleri Kürt yuvası. Gizli gizli PKK buradan besleniyor…” Bak bak bak… Bir başkası diyor ki, “Bütün Osmaniye KKTC’de… KKTC üniversiteleri ülkücü yuvası…” Yok, benim bildiğim ilim yuvası, bilim yuvası KKTC’deki üniversiteler… Bir başka sitede başlık: “KKTC’de milliyetçilere saldırdılar…” Haberi okuyunca sanırsınız ki “Kıbrıslı Türkler, Türkiye’den gelen milliyetçileri sille tokat dövdü…” Yok arkadaş, Kıbrıslı Türk öğrenciler bu olayın hiçbir yerinde yok. Ama bir tuhaflık var bu işte. El birliği ile yıllardır yaratılan “Üniversite adası, huzur adası Kıbrıs” söylemine darbe indiriyoruz. Şimdi üniversitelerimiz Türkiye’de kavgalarla anılıyor. Buna derhal bir son vermeli. Dün yaptığım bazı görüşmelerde, öğrencilerin, “Acaba Türkiye’ye mi dönsek” diye planlar yaptığını öğrendim. Yazık değil mi bize? Birileri aşırı Türkçülük, birileri de aşırı Kürtçülük yapacak diye, olan bu adaya oluyor. “Senelerin getirdiğini, saniyelerle” götürüyoruz… Bu gerilim, Kıbrıs Türkü’ne ne kazandırıyor? Üniversite sektörüne ne kazandırıyor? Milli Eğitim Bakanlığı bu konuda ne yapıyor? Yazık oluyor… Bindiğimiz dalı el birliği ile kesiyoruz…       “Neden sadece Kürt öğrenciler?” Şimdi herkesler bu soruyu soruyor… “Neden sadece Kürt öğrenciler sınır dışı edildi?” Bakanlar Kurulu hafta sonu aldığı bir kararı Polis Teşkilatı’na bildiriyor ve 16 Kürt öğrenci sınır dışı ediliyor. Bu ülkede ilk kez rastladığımız bir şey değil bu… Belli ki Türkiye’deki sert tavırlar burada da yürürlükte. “Neden sadece Kürt öğrenciler?” sorusuna mantıklı bir cevap vardır elbette…       Suçlu basın? Eroğlu-Küçük kavgasında, döndü dolaştı suçlu “basın” ilan edildi… Başbakan basınla bir araya geliyor, medya üzerinden Cumhurbaşkanı’na cevap gönderiyor. Cumhurbaşkanı basınla bir araya geliyor, medya aracılığı ile Başbakan’a cevap gönderiyor. Başbakan parti örgütleri ile bir araya geliyor, orada Cumhurbaşkanı’na gönderme yapıyor. Cumhurbaşkanı UBP’lilerle buluşuyor, Başbakan’a laf gönderiyor. Başbakan’a yakın gazeteciler Cumhurbaşkanı’na, Cumhurbaşkanı’na yakın gazeteciler Başbakan’a ha bire yükleniyor… Sonra da Başbakan diyor ki, “Suçlu basın…” Siz basına onca malzeme verin… Karşı karşıya gelip konuşmayın, kavgayı, güç gösterisi yapmayı yeğleyin… Sonra da suçlu arayın… Cumhurbaşkanı da… Başbakan da… Aynaya baksın… Suçlu oradadır…       Adem ne yapacak? Cumhuriyet Meclisi’nde dün CTP Mağusa Milletvekili Sonay Adem’in açıklama yapması beklendi. Yapmadı… “Perşembe konuşacağım” dedi. Özellikle Cumhurbaşkanı’nın, “HSBC’deki param emeklilik ikramiyem” demesini “yalan” olarak niteleyen Adem, bu paranın da Vakıflar Bankası’nda “kuzu gibi yattığını” söyledi. Adem şimdi, “Cumhurbaşkanı’na süre veriyorum” diyor.       “Para yatır da rezil olacayık” “Tüm milletvekilleri, bakanlar mal varlığını açıklasın…” kavgası var ya... Eski bakan, şimdi vekillerden birisi olaya farklı yaklaşmış. İş adamı oğluna, “Ay oğlum bizim hesaba biraz para yatır. Sonay Adem bizim hesabı da bulursa, el aleme rezil olmayalım. Bari içeride biraz paramız olsun…” diye takılmış.   “Volvo 2000 model ve sıfır maliyet” Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Şerife Ünverdi’nin makam aracını değiştirdiği, KTAMS tarafından eleştirilmişti, biz de köşemize taşımıştık. Bakanlıktan uyardılar… Araç için hiç para ödenmemiş. Bir önceki makam aracı sık sık yolda kaldığı için, Devlet Emlak Malzeme Dairesi, gümrükte aranmayan araçlar arasında yer alan 2000 model bir Volvo’yu bakan Ünverdi’nin emrine vermiş. Yetkililer, “Sıfır maliyet” diyor. Böyleyse eğer… İyi…