Grevler sabır zorlamaya başladı

Barolar ve Baro Konseyi Başkanı Hasan Sözmener, vatandaşların ve avukatların bu kadar mağdur edilmesinin, kabul edilir, savunabilir tarafı kalmadığını kaydetti. Sözmener, “Tüm ilgili tarafları inatlaşmaktan vazgeçmeye davet ederim” dedi.

Sözmener, mahkemelerde sürdürülmekte olan grevlerin, vatandaşları ve avukatları mağdur ettiğini kaydederek, gün geçtikçe bu mağduriyetin büyüdüğünü ifade ederek, grev yapmaları yasak olan yargıçların, grevler nedeni ile çalışmadığı veya çalışamadığı ve “maalesef” yargı organının, grevler konusunda kendisini taraf görmediğini, taraf görmeyince de, grevler konusunda tatmin edici, doyurucu veya taraflara yol gösterici bir açıklama yapamadığını ve grevlerin kaldırılması konusunda hiçbir çaba gösteremediğini savundu.

Sözmener, grevler konusunda yargı organının kendisini taraf görmemekte haklı olabileceğini, ancak, halk adına kullanmakta oldukları yargı erkinin, telafisi imkansız zararlara maruz kaldığını kaydetti.

“MAAŞLAR ÖDENMEYECEK OLSA GREV HAKKINI KULLANIRLAR MIYDI?”

Sözmener, grev hakkının, Anayasa’nın temel haklar, özgürlükler ve ödevler başlığı altında düzenlendiğini ancak, bu başlık altında grev hakkının yanı sıra, birçok hak, özgürlük ve ödevlerin de düzenlendiğini ifade ederek, örneğin, çalışana grev hakkı tanıyan Anayasa’nın; çalışana, çalışma ödevini de yüklediğini, vatandaşların, Anayasa ve yasalar altında kurulmuş olan mahkemelerden hak ve çare arama hak ve özgürlüklerini de düzenlediğini ifade etti.

Sözmener, tüm ilgili tarafların, ellerini vicdanlarına koyarak, bazı sorulara cevap aramaları gerektiğini kaydederek şöyle devam etti:

“Mesela, grevde olan kamu görevlilerinin, grev süresince, maaşları kendilerine ödenmeyecek olsa, bu haklarını kullanırlar mı veya daha doğrusu kullanabilirler miydi? Grevler nedeniyle, yürütme organı, yargı organı kadar yara almış olsa idi, bu grevlerin devamına müsaade edecek veya edebilecek miydi? Yargıçlara grev süresince maaşları ödenmeyecek olsaydı, yargı organı, grevler konusunda kendisini, taraf görmemekte ısrarlı olacak veya olabilecek miydi? Eller vicdanda iken, bu sorulara verilebilecek cevap, asla evet, olamaz.

Yine eller vicdanda iken, işveren durumunda olmayan yargının kilitlenmesi, greve sebebiyet veren hususların ortaya çıkmasında hiçbir günahı ve sorumluluğu olmayan avukatların ve en önemlisi halkımızın bu grevler nedeni ile bu kadar mağdur edilmeleri hangi hakla hukukla bağdaşır, bunu Allah götürür mü? Grevler; çalışanların, sosyal ve ekonomik durumlarını düzeltmek gayesi ile, işverene karşı yapılır. Mahkemelerde yapılmakta olan grev, işverene karşı yapılıyor gibi görülse de, aslında, hedef şaşırarak, halkımızı ve avukatları ve yargıyı hedef almakta ve mağdur etmektedir. Ortaya çıkan ve çıkmaya devam eden mağduriyetin vebalini ne greve katılanlar ne de yürütme organı ödeyemeyecektir.”

“İNATLAŞMAKTAN VAZGEÇMEYE DAVET EDERİM”

Mahkemelerdeki grev konusunda, tarafların inatlaştıklarını savunan Sözmener, bu inatlaşmanın hiçbir tarafa fayda getirmeyeceğini, bu inatlaşmadan dolayı, halk ve avukatların zarar gördüğünü ve herhalde grevlerin maksadının bu olamayacağını belirtti.

“AVUKATLAR VE YARGI ORGANI ÜVEY EVLAT DEĞİLDİR”

Yürütme organının, mahkemelerdeki grevler karşısında kılını dahi kıpırdatmadığını ve sanki de, yargının yara almasından mutluluk duyduğunu öne süren Sözmener, “Yürütme organını, yargıya ve avukatlara karşı üvey evlat muamelesi yapmamaya çağırırım. Grev yapmakta olan kamu görevlilerini de istekleri konusunda haklı görürüm ancak, grev hakkı, başkalarını mahvedecek, onları iflas ettirecek, şekilde insafsızca kullanılmamalıdır. Yargıçların grev hakkı yasaklandığına göre, yargıçların çalışmalarını engelleyici grevlerin de derhal sona erdirilmesi kaçınılmazdır” dedi.

Sözmener, grevlerin sona erdirilmesi konusunda, yargı organına da tarihi bir görev düştüğünü kaydederek şöyle dedi:

“Kanaatime göre, yargı organının bağımsız ve tarafsız bir pozisyonda olması, grev konusunda kendisini tarafsız görmesini ve bu konuda suskun davranmasını haklı çıkartmayabilir. Çünkü Anayasamız, yargıçlara, çalışmadan oturma lüksü tanımamaktadır. Tüm tarafların vurdumduymazlığı, tarafsızlıkla ve bağımsızlıkla ve grev hakkının kutsallığı ile izah edilemez.

Unutulmamalıdır ki, ödenmekte olan maaşlar, halkın vergilerinden toplanan paralarla ödenmektedir ve yasama yetkisinin de, yürütme yetkisinin de, yargı yetkisinin de halk adına kullanılması gerekmektedir. Halkın mağdur edilerek, bu yetkilerin kullanılmamasının, hiçbir haklı mazereti olamaz. İnşallah, avukatlarımız, kimseye karşı eylem yapmak zorunda bırakılmaz, ancak, grevlerin devam etmesi kabul edilecek bir durum olmaktan çıkmıştır.”

MAHKEME, DAİRELER VE BAZI OKULLARDAKİ SÜRESİZ GREVLER DEVAM EDİYOR

Öte yandan, Sendikal Platform’un, hükümetin bazı yasal düzenleme, kararname ve uygulamalarının geri alınması istemiyle Lefkoşa, Girne ve Gazimağusa mahkemeleri ile Lefkoşa Tapu ve Nüfus Kayıt dairelerinde başlattığı süresiz grev devam ediyor.

Gümrük Çalışanları Sendikası’nın (Güç - Sen), platformun kararları çerçevesinde tüm gümrük birimlerinde mesai dışı çalışmama eylemi de sürüyor.

Aynı şekilde, Kıbrıs Türk Amme Memurları Sendikası (KTAMS) ile Kıbrıs Türk Kamu Görevlileri Sendikası (Kamu - Sen), örgütlü olduğu Girne ve Gazimağusa limanlarında mesai saatleri dışında hizmet vermeme eylemi yapıyor.

Okullardaki grevler de devam ediyor. Buna göre Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTOEÖS) Demokrasi Ortaokulu’nda, Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS) ise Atatürk ve Arabahmet ilkokullarında 08.00 - 11.00 saatleri arasında grev yapıyor.

KTOEÖS’ün, Atatürk Öğretmen Akademisi’ndeki (AÖA) grevi ise akademik yılın başlama tarihi olan 23 Şubat Çarşamba günü yeniden yürürlüğe konulacak. Sendika, AÖA’da Çarşamba gününden itibaren 08.30 - 11.30 saatleri arasında grev yapacak.