Tarih affetmez 11.11.2011
<p><span style="font-size: small; color: #000000;">Kıbrıs’ın sonu ne olacak?..</span><br /><span style="font-size: small; color: #000000;"> Hemen herkes yıllardan beri bu soruya yanıt arıyor... </span><br /><span style="font-size: small; color: #000000;"> Çünkü yapacağınız herşey, atacağınız her adım, Kıbrıs sorununun çözümü veya çözümsüzlüğüyle doğrudan bağlantılıdır!..</span><br /><span style="font-size: small; color: #000000;"> Kazandığınızın tümünü yatırıma harcarsanız ve gün gele Kıbrıs’ta yeni bir savaş ortamı yaratılırsa, o zaman iflas edeceğinizi düşünürsünüz...</span><br /><span style="font-size: small; color: #000000;"> Hatta dilenir duruma düşmekten korkar hale gelirsiniz... ..</span><br /><span style="font-size: small; color: #000000;"> İnsanların aklında bir yığın soru işareti vardır...</span><br /><span style="font-size: small; color: #000000;"> Günlük yaşamımızda bu tür sorulara yanıt arıyoruz...</span><br /><span style="font-size: small; color: #000000;"> Kuşkusuz; sadece Kıbrıslı Türklerin değil, Kıbrıslı Rumların yaşamında da bu tür sıkıntılar vardır...</span><br /><span style="font-size: small; color: #000000;"> Ve hiç kimse, Kıbrıs sorununun ne zaman ve ne şekilde çözümleneceğini veya bölünmüşlüğün ‘yasal hale’ getirilip, getirilmeyeceğini bilmiyor...</span><br /><span style="font-size: small; color: #000000;"> İnsanlar; geleceğin ne olacağını bilmedikleri zaman rahat ve huzur içinde bir yaşam süremez, gelecekle ilgili sağlıklı plan ve program yapamazlar...</span><br /><span style="font-size: small; color: #000000;"> Kıbrıs sorununun bugüne kadar çözülmeyişinin çeşitli nedenleri vardır...</span><br /><span style="font-size: small; color: #000000;"> Bunların tümünü tek tek ele almamıza da gerek yoktur...</span><br /><span style="font-size: small; color: #000000;"> Sadece 2003 yılından bu yana yaşananları dikkate alırsak, bugünkü çözümsüzlüğün temelinde, Rum tarafının, Annan Planı’na “hayır” demesinin yattığını görebiliriz...</span><br /><span style="font-size: small; color: #000000;"> Rum Yönetimi Dışişleri eski bakanlarından Nikos Rolandis, 21 Eylül 1983 tarihinde istifa mektubunu dönemin Cumhurbaşkanı Spiros Kiprianu’ya ilettiğinde “izlemekte olduğumuz politikalar sonucunda BM kararları ve işgalin sonuçları yanımıza kalacak” demişti... </span><br /><span style="font-size: small; color: #000000;"> Rolandis sağduyu ile hareket eden ve Rum tarafının yanlışlarını cesurca ortaya koyan bir siyasetçidir...</span><br /><span style="font-size: small; color: #000000;"> Annan Planı’nın reddedilmesi sonrasında kaleme aldığı bir makalede “bu tavrımız Avrupa ve uluslararası alandakilerin bardaklarını taşırmış bulunmaktadır. Bizim kendimizin iddia ettiği ‘endişelerle’ kimse ilgilenmemektedir” diyerek, Hristofyas’ın çelişkili bir siyaset izlediğine dikkat çekmişti...</span><br /><span style="font-size: small; color: #000000;"> Çelişkili siyasete örnek mi istersiniz?..</span><br /><span style="font-size: small; color: #000000;"> Hristofyas; AKEL’in Nisan 2004 kurultayında Annan Planı’nın Kıbrıs’ı yeniden birleştireceğini, işgali (!) sonlandıracağını ve insan haklarının aşamalı olarak yerine getirilmesine yardımcı olacağını söylemişti..</span><br /><span style="font-size: small; color: #000000;"> Kısa bir süre sonra ise Papadopulos’un “Hayır”ına koca bir destek vererek, kendi sözlerini çiğnemişti...</span><br /><span style="font-size: small; color: #000000;"> Referandumdan bu yana yedi yılı aşkın bir süre geçti...</span><br /><span style="font-size: small; color: #000000;"> İki toplum arasındaki ilişkiler bu sürede daha da geriledi...</span><br /><span style="font-size: small; color: #000000;"> Bölünmüşlük, Kıbrıslı Rumların değimiyle çimentolaştı!..</span><br /><span style="font-size: small; color: #000000;"> Herşeye karşın; çimentoyu parçalayabilmek Hristofyas’ın göstereceği cesarete bağlıdır...</span><br /><span style="font-size: small; color: #000000;"> Hiç kimse, çözümsüzlük konusunda Türkiye’yi suçlamasın...</span><br /><span style="font-size: small; color: #000000;"> Her zaman vurguladığım gibi, Kıbrıs’ta çözümü sonuna kadar destekleyen bir Türkiye Başbakanı vardır...</span><br /><span style="font-size: small; color: #000000;"> Son 37 yıl içerisinde Türkiye, daha cesur, daha kararlı bir Başbakan görmedi...</span><br /><span style="font-size: small; color: #000000;"> Sayın Erdoğan, Kıbrıs konusunda hep bir adım önde siyaseti izledi...</span><br /><span style="font-size: small; color: #000000;"> Muhalefetin sert eleştirilerine aldırmadan, Annan Planı’na “evet” denmesini sağladı...</span><br /><span style="font-size: small; color: #000000;"> Burgenstock’ta, dönemin Yunanistan Başbakanı Kostas Karamanlis’i el sıkışmaya o davet etti...</span><br /><span style="font-size: small; color: #000000;"> “Dostum Kostas gel elimi sık ve bu iş bitsin” diye çağrı yaptı, ancak eli havada kaldı...</span><br /><span style="font-size: small; color: #000000;"> Yaklaşık 60 bin Kıbrıslı Türk’ün yeniden göçmen durumuna düşeceği bir plana “evet” diyen bir insanı hiç kimse çözüm karşıtı olarak gösteremez...</span><br /><span style="font-size: small; color: #000000;"> Kıbrıs sorununu çözmek için önümüzde fazla bir zaman yoktur...</span><br /><span style="font-size: small; color: #000000;"> Haziran 2012’den önce yeni bir çözüm taslağının ortaya çıkması ve oylanması gerekecek...</span><br /><span style="font-size: small; color: #000000;"> Hristofyas, Annan Planı’na benzer bir çözüm taslağına onay vermek durumundadır...</span><br /><span style="font-size: small; color: #000000;"> Bunu yapabilirse, Sayın Eroğlu ile birlikte Kıbrıs’ı birleştiren bir lider olarak tarihe geçer...</span><br /><span style="font-size: small; color: #000000;"> Yok bazı saplantılar uğruna bu süreci de harcarsa o zaman bölünmüşlüğü kalıcılaştıran lider olur!..</span></p>