19 Eylül 2025 Cuma
SON DAKİKA

Tarihi kararın alındığı uzun gece 15.11.2011

Yayınlanma: 17.09.2025 18:29 · Yazar: Reşat Akar
<p><span style="color: #000000; font-size: small;">Kıbrıs Türk Federe Devleti Başkanı Rauf Denktaş, 14 Kasım 1983 akşamı tüm milletvekillerini yemekli bir toplantıya davet etmişti… </span><br /><span style="color: #000000; font-size: small;"> Davetin ani olarak yapıldığını haber aldığım an kendi kendime “artık bu işin sonu geldi” demiştim… </span><br /><span style="color: #000000; font-size: small;"> Yine de akşamı bekleyip, gelişmeleri ona göre değerlendirmeyi daha sağlıklı bir yol olarak gördüm…</span><br /><span style="color: #000000; font-size: small;"> Saat 19.30’dan itibaren Başkanlık sarayının girişinde beklemeye başladım...</span><br /><span style="color: #000000; font-size: small;"> Milletvekilleri tek tek içeri giriyordu… </span><br /><span style="color: #000000; font-size: small;"> Benden başka hiçbir gazeteci yoktu oralarda… </span><br /><span style="color: #000000; font-size: small;"> Bazı milletvekilleri ile sohbet ederken, fotoğraflarını da çekmiştim… </span><br /><span style="color: #000000; font-size: small;"> CTP milletvekillerinden Ergün Vehbi “Hayret doğrusu… Nereden de koku alıyorsun” diyerek içeri girerken, ondan bir söz almıştım...</span><br /><span style="color: #000000; font-size: small;"> Toplantıda ‘bağımsızlık ilanı’ için karar alınırsa, kapıya çıkıp, bana bir işaret yapacaktı...</span><br /><span style="color: #000000; font-size: small;"> İki saat kadar sonra sarayın kapısı açıldı ve Ergün Vehbi bana gerekli işareti vererek içeriye girdi...</span><br /><span style="color: #000000; font-size: small;"> Genç bir gazeteci için, böylesi bir olayda herkesi atlatmak çok önemliydi...</span><br /><span style="color: #000000; font-size: small;"> Müthiş bir heyecanla ofisime gittiğimde telefonların kesik olduğunu gördüm...</span><br /><span style="color: #000000; font-size: small;"> Denktaş’ın talimatıyla Kuzey Kıbrıs’ın dünya ile irtibatı kesildiği için telefonla ada dışına çıkmak mümkün değildi...</span><br /><span style="color: #000000; font-size: small;"> Sadece ‘iç hatlar’ çalışıyordu...</span><br /><span style="color: #000000; font-size: small;"> Bunun üzerine ‘kurnazca’ bir başka yöntem denedim...</span><br /><span style="color: #000000; font-size: small;"> Kooperatif Merkez Bankası Müdürünü arayıp, Rum telefon hattını kullanmama izin verilmesini istedim...</span><br /><span style="color: #000000; font-size: small;"> Yardımcı oldukları halde, Rum hatları da kesildiği için sonuç değişmedi...</span><br /><span style="color: #000000; font-size: small;"> Geriye son bir seçenek kalmıştı...</span><br /><span style="color: #000000; font-size: small;"> Saat 23.00’te İstanbul’dan gelen KTHY uçağını kiralamak...</span><br /><span style="color: #000000; font-size: small;"> KTHY’nin İşletme Müdürü rahmetli Önder Köroğlu ile görüşerek, anlaşmaya vardığımızda ‘artık başardığımı’ düşünüyordum...</span><br /><span style="color: #000000; font-size: small;"> İstanbul’dan gelen pilot ve hostesler Ercan’da bekletildi...</span><br /><span style="color: #000000; font-size: small;"> Ne var ki; kısa bir süre sonra Sivil Havacılık yetkilisi, dönemin Ulaştırma Bakanı’nın talimatı üzerine uçuş yasağı konduğunu söyledi...</span><br /><span style="color: #000000; font-size: small;"> Yeniden Başkanlık sarayına giderek, Ulaştırma Bakanı Mehmet Bayram ile görüşme isteğinde bulundum...</span><br /><span style="color: #000000; font-size: small;"> Bir süre sonra kapı aralandı ve Bayram dışarı çıkarak “Yapamam Reşat, yapamam” dedi...</span><br /><span style="color: #000000; font-size: small;"> Tartışma sırasında Cumhurbaşkanı Denktaş kapıya geldi ve aynen şunları söyledi:</span><br /><span style="color: #000000; font-size: small;"> “Polisi çağırır seni tutuklatırım”...</span><br /><span style="color: #000000; font-size: small;"> “Lütfen tutuklatın” dedim...</span><br /><span style="color: #000000; font-size: small;"> Araya, müsteşarı Taner Etkin girdi ve şu sözlerle gerginliği gidermeye çalıştı:</span><br /><span style="color: #000000; font-size: small;"> “Bu kararı almak Cumhurbaşkanımız için kolay olmadı. Çok gergin günler geçirdi. Siz bunu yarın sabah Günaydın’da yayınlarsanız, bizim Meclis daha toplanmadan Güvenlik Konseyi kararı durdurabilir...”</span><br /><span style="color: #000000; font-size: small;"> Taner Bey’in bu konuşması sonrasında Cumhurbaşkanı Denktaş beni salona davet ederek, tarihi kararla ilgili ilk demecini verdi...</span><br /><span style="color: #000000; font-size: small;"> Anlattıkça gözü doluyor, boşalıyordu… </span><br /><span style="color: #000000; font-size: small;"> “Bunlar 20 yıldan beri sabırlı mücadelenin sonucudur… Mutluluğumu kelimelerle anlatmak olanaksızdır” diyordu…</span><br /><span style="color: #000000; font-size: small;"> Az sonra haber alan gazeteciler saraya akın etmeye başladı… </span><br /><span style="color: #000000; font-size: small;"> Denktaş sabah 03:00’ü bulduğu halde uyumaya niyetli değildi… </span><br /><span style="color: #000000; font-size: small;"> Bu heyecanla değil bir gece, bir hafta bile uykusuz kalabileceğini söylüyordu... </span><br /><span style="color: #000000; font-size: small;"> Aradan 28 yıl geçti...</span><br /><span style="color: #000000; font-size: small;"> KKTC’yi, Türkiye dışında tanıyan olmadı...</span><br /><span style="color: #000000; font-size: small;"> KKTC’nin ilanı yüzünden Türkiye ve Kıbrıslı Türkler ciddi sıkıntılar yaşadı...</span><br /><span style="color: #000000; font-size: small;"> Bunun karşılığında, devletin kurum ve kuruluşlarının kökleşmesi ve saygın bir konuma gelmesi gerekirdi...</span><br /><span style="color: #000000; font-size: small;"> Yapabildik mi?..</span><br /><span style="color: #000000; font-size: small;"> Kesinlikle hayır!..</span><br /><span style="color: #000000; font-size: small;"> Aşırı partizanlıklar yüzünden 28 yaşındaki bir devleti kanser hastasından da beter hale getirdik...</span><br /><span style="color: #000000; font-size: small;"> Yağmur yağdığında, rüzgar çıktığında elektrikleri kesilen, telefonları ve internet bağlantıları aksayan, uyuşturucu, hırsızlık, soygun ve cinayetlerle boğuşan bir devletten söz ediyoruz...</span><br /><span style="color: #000000; font-size: small;"> Çözüm olsun, ya da olmasın...</span><br /><span style="color: #000000; font-size: small;"> Kıbrıs Türk devletçiği yaşayacağı için, kanseri tedavi etmekten başka çare yoktur...</span><br /><span style="color: #000000; font-size: small;"> Bunun için de yeni bir ruh, yeni bir anlayış gerekir...</span></p>