Özgürgün:Çözüm olasılığına tahammül edemiyorlar

Rum liderliğinin, New York zirvesiyle birlikte müzakerelerde belirleyici bir sürece girilen bu günlerde olumsuz ve gerçekleri çarpıtan açıklamalara devam ettiğini, bunu üzüntüyle takip ettiklerini belirtti.

Özgürgün, Rum liderliğinin çözüm konusunda ortaya çıkacak en küçük bir olasılığa dahi tahammül göstermemesi ve bunu hemen bertaraf etmek için koordineli bir şekilde açıklamalarda bulunmasının, çözüm konusundaki samimiyetsizliğini bir kez daha açıkca ortaya koyduğunu vurguladı.

Dışişleri Bakanı Özgürgün, bugün yaptığı yazılı açıklamada, Rum lider Hristofyas’ın Sözcüsü Stefanu aracılığıyla yapmış olduğu açıklamaları değerlendirdi ve açıklamaların ibret verici olduğunu kaydetti. Özgürgün, şöyle dedi:

“YALNIZLIĞIN DA GÖSTERGESİ”

“Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-moon’un zirve sonrası yapmış olduğu açıklamayla tamamen ters düşme pahasına, Hristofyas’ın zirveye ilişkin olumsuz bir tablo çizmesi Rum tarafının aslında bu süreçte içine düştüğü yalızlığın da bir göstergesidir. Sayın Hristofyas’ın, New York sonrası müzakere sürecine ilişkin olarak çizmiş olduğu tablo, objektif bir tespitten çok esasen müzakerelere dair kendi beklentisini ve arzusunu beyan eden bir yaklaşımdır.”

“ÇÖZÜM PARAMETRELERİ DE ÇARPITILIYOR”

Hristofyas’ın açıklamasında, Kıbrıs sorununun çözüm parametrelerinin de çok açık bir şekilde çarpıtıldığına dikkat çeken Bakan Özgürgün, öncelikli olarak müzakerelerin, Rum Sözcü tarafından atıf yapılan 1977-79 Doruk anlaşmaları ve Kıbrıs’a ilişkin Güvenlik Konseyi kararlarının çok ötesinde, bugüne kadar ortaya konmuş olan çözüm planlarında yer almış BM parametreleri zemininde yürütüldüğünü hatırlatmakta fayda gördükleri dile getirdi.

Esasen, müzakere sürecinin başından bu yana Rum tarafının bu parametreleri yok sayan tutumunun sürecin önünü tıkayan en önemli unsur olduğuna işaret eden Dışişleri Bakanı Özgürgün, şöyle devam etti:

“Bu bağlamda Rum sözcünün de atıfta bulunduğu, bir çözüm çerçevesinde sözde Kıbrıs Cumhuriyeti’nin federasyona dönüşeceği yönündeki Rum pozisyonu tarafımızdan asla kabul edilebilir değildir ve bu yaklaşım aynı zamanda yerleşmiş BM parametrelerine de ters düşmektedir. Nitekim Rum tarafının bu pozisyonu, bugüne kadar ortaya konan hiçbir çözüm planında kabul görmüş değildir. Bizim bu konudaki kesin tavrımız bir çözüm sonucunda adadaki iki eşit halk arasında yeni bir ortaklık kurulacağı yönündedir ve bu tutumumuz BM’in bu konudaki yaklaşımıyla da uyum içerisindedir.

Hal böyleyken, Rum liderliğinin bu açıklamayla Anavatan Türkiye’yi saldırganlıkla suçlayarak, uluslararası camiayı Türkiye üzerinde nüfuz kullanmaya çağırması, kendi uzlaşmazlığını ve saldırgan politikalarını gözden uzak tutmaya yönelik gerçekleri çarpıtan söylemler olmaktan öteye gitmemektedir. Eğer uluslararası camia çözüm konusunda samimi ise, nüfuzunu esasen bugüne kadar şımarttığı ve uzlaşmazlığını körüklediği Rum tarafı üzerinde kullanmalıdır. Ayrıca Kıbrıs Rum tarafı, bu provokatif açıklamalar neticesinde Türkiye tarafından muhatap alınacağı beklentisi içerisindeyse, bu nafile çabadan bir an önce vazgeçmelidir.

“BİZANS OYUNLARINI TERCİH ETTİKLERİ SÜRECE”

Kıbrıs Rum tarafının muhatabı Kıbrıs Türk tarafıdır. Anavatan yetkililerince de birçok kez açıklanmış olduğu üzere, Garantör Türkiye’nin 1960 ortaklık devletini gaspedilmesi yoluyla tamamen bir Rum devletine dönüşen bu gayrıyasal yapıyı muhatap alması sözkonusu değildir. Stefanu’nun bu bağlamda Türkiye’nin Avrupa Birliği dönem başkanlığını üstlenecek Güney Kıbrıs Rum Yönetimini muhatap alması yönünde AB ülkelerinden yardım istemesi de Rum liderliğinin amacının 2012 yıl ortasına kadar bir çözüme ulaşılması değil, dönem başkanlığının Türk tarafına karşı kullanılması olduğunu açıkca ortaya koymaktadır. Rum liderliği çözüm yönünde samimi çaba sarfetmek yerine bu tarz Bizans oyunlarını tercih ettiği sürece, müzakerelerin olumlu sonuç vermesi ümitleri ciddi zarar görecektir.”

Bakan Özgürgün, Kıbrıs Türk tarafının, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da çözüm için yapıcı ve samimi çaba göstermeye devam edeceğini vurgulayarak, açıklamasını şöyle tamamladı:

“Bu bağlamda Kıbrıs Türk tarafı, 2012 yılı Ocak ayında yapılacak olan bir sonraki üçlü görüşmeye kadar arzu edilen ilerlemenin sağlanması için üzerine düşeni yapacaktır. Amacımız, Rum tarafının da aynı olumlu yaklaşımı benimsemesi ve Ocak ayında yapılacak üçlü görüşmenin hemen sonrasında bir çok taraflı toplantının düzenlenerek geriye kalan tüm anlaşmazlık noktalarının çözümlenmesi ve adada adil ve kalıcı bir çözüme ulaşılmasıdır.”