Bugün Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı.
Törenler yapılacak. Geleceğimizi emanet edeceğimiz gençlerimiz yapacakları gösterilerle göğüslerimizi kabartacaklar. Ve heyecanla söz alacak “büyükler” en seçkin en parlak kelimelerle nutuklarını atacaklar.
Şehit kanıyla sulanmış bu topraklarda şanlı bayrağı sonsuza dek gönderde tutma görevi anımsatılacak!
İlk paragraftan sonraki bölümü tam dokuz yıl önce yazdım. Okudum... Bu gün yazsam neyi farklı yazardım diye düşündüm. Bir kelimesine bile dokunmama gerek yok... Aynen sizlerle paylaşıyorum:
***
“Bugün Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı.
Törenler yapılacak. Geleceğimizi emanet edeceğimiz gençlerimiz yapacakları gösterilerle göğüslerimizi kabartacaklar. Ve heyecanla söz alacak “büyükler” en seçkin en parlak kelimelerle nutuklarını atacaklar.
Şehit kanıyla sulanmış bu topraklarda şanlı bayrağı sonsuza dek gönderde tutma görevi anımsatılacak!
Doğruyu söylemek gerekirse gençler bizim kuşağın gençlik günleri kadar politik değiller. Ancak ne istediklerini biliyorlar. Bizim kuşak daha mütevazi beklentilerle zorlukları aşa aşa bir yerlere gelmeye razıydık. Şimdi dünya özellikle iletişim araçlarıyla, internetle bütünleşti.
Gençler kuyunun dibinde değiller. Böyle olduğu için de gökyüzünün kuyunun ağzı kadar olmadığını çok iyi biliyorlar. Dünyadan, dünya nimetlerinden haberdardırlar.
Anne - babalarının, dedelerinin, ninelerinin bu topraklar için yaptıkları özverileri dinleye dinleye büyüdüler. O noktada bir sorunları var. Özveriyi toplum olarak yaparken kazanımlarda adil paylaşım olmadığını biliyorlar. Bu bilgilenme bundan sonrası için özveri isteminin önünde takoz gibi duruyor.
Gençlerimiz bu topraklarda mutlu ve huzurlu olmak istemektedirler. Ancak kötü yönetim bu topraklarda ellerinin ekmek tutup, mutlu ve huzurlu olmalarına engeldir, umutları kırıktır.
Gençlerimizi bu topraklarda tutmak istiyorsak, onlara bu topraklarda gelecek sunmamız gerekir. On beş bin yeni istihdam deyip, neredeyse tam tersi o kadar işsiz insan yaratırsanız, gençler sizi dinlemez. Dinleyip dinlememeyi bir yana bırakın isteseler de gönülden saygı göstermez.
* * *
Uzun uzun yazmak istemedim bugün. “Atatürk’ten son mektup” şiirini sizlerle yine paylaşmak istedim. Ne kadar güzel özetleyip, eskimeyen bir şiir üretmiş şair Halim Yağcıoğlu...
* * *
Atatürk’ten son mektup!
Siz beni hala anlayamadınız
Ve anlayamayacaksınız çağlarca da..
Hep tutturmuş “ Yıl 1919, Mayıs’ın 19’u” diyorsunuz.
Ve eskimiş sözlerle beni övüyor, övüyorsunuz.
Mustafa Kemal’i anlamak bu değil,
Mustafa Kemal ülküsü sadece söz değil.
Bırakın o altın yaprağı artık,
Bırakın rahat etsin anılarda şehitler.
Siz bana, ne yaptınız, ondan haber verin.
Hakkından geldiniz mi yokluğun, sefaletin.
Mustafa Kemal’i anlamak yerinde saymak değil,
Mustafa Kemal ülküsü sadece söz değil.
Bana, muştular getirin bir daha,
Uygar uluslara eşit buluşlardan.
Kuru söz değil, iş istiyorum sizden anladınız mı?
Uzaya Türk adını Atatürk kapsülüyle yazdınız mı?
Mustafa Kemal’i anlamak avunmak değil,
Mustafa Kemal ülküsü sadece söz değil.
Hala o acıklı ağıtlar dudaklarda,
Hala oturmuş 10 Kasımlarda bana ağlıyorsunuz!
Uyanın artık diyorum, uyanın uyanın
Uluslar fethine çıkıyor, uzak dünyaların
Mustafa Kemal’i anlamak göz boyamak değil
Mustafa Kemal ülküsü sadece söz değil.
Beni seviyorsanız ve eğer anlıyorsanız;
Laboratuvarlarda sabahlayın, kahvelerde değil,
Bilim ağartsın saçlarınızı... Kitaplar...
Ancak, böyle aydınlar sonsuz karanlıklar
Mustafa Kemal’i anlamak ağlamak değil,
Mustafa Kemal ülküsü sadece söz değil.
Demokrasiyi getirmiştim size, özgürlüğü
Görüyorum ki, hala ayni yerdesiniz, hiç ilerlememiş
Bir birinize düşmüşsünüz halka eğilmek dururken,
Hani köylerde ışık, hani bolluk, hani kaygısız gülen?
Mustafa Kemal’i anlamak itişmek değil
Mustafa Kemal ülküsü sadece söz değil.
Arayı kapatmanızı istiyorum uygar uluslarla
Bilime, sanata ulaşılmaz rezil dalkavuklarla
Bu vatan, bu canım vatan, sizden çalışma ister
Paydos övünmeye, paydos avunmaya, yeter yeter..
Mustafa Kemal’i anlamak aldatmak değil,
Mustafa Kemal ülküsü sadece söz değil.
Günün sözü:
Gençliğinde genç olabilene ne mutlu!”
Bugün Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı.
Törenler yapılacak. Geleceğimizi emanet edeceğimiz gençlerimiz yapacakları gösterilerle göğüslerimizi kabartacaklar. Ve heyecanla söz alacak “büyükler” en seçkin en parlak kelimelerle nutuklarını atacaklar.
Şehit kanıyla sulanmış bu topraklarda şanlı bayrağı sonsuza dek gönderde tutma görevi anımsatılacak!
İlk paragraftan sonraki bölümü tam dokuz yıl önce yazdım. Okudum... Bu gün yazsa